Saatler süren yolculuk sonrası takımımızın kamp yaptığı Dedeman Oteli önünde Göz-Göz-Göztepe sloganları yeri göğü inletiyoruz. Daha sonra 19 Mayıs Stadyumu'nda yerimizi alıyoruz. Ankara'da İzmir'li ODTÜ'lü öğrenciler de sarı-kırmızı bayraklarını açmışlar. Tribünler bayram yeri.
Bir düdük sesi, maç başlıyor. O da ne, henüz maçın başı Fenerbahçe Nedim'in golü ile 1-0 öne geçiyor. Kısa bir tedirginlik sonrası takımımızı çılgınca desteklemeye başlıyoruz. Tezahüratla ateşlenen Göztepe'nin ataklarının ardı arkası kesilmiyor. Ama beklediğimiz gol de bir türlü gelmiyor. Devre bitiyor derken Ertan'ın o muhteşem golü ile umutlarımız tazeleniyor. 2.yarı başlıyor. Oyuna sonradan giren Nielsen'in - o yıllarda izleyenler bilir, incecik çelimsiz görünümlü bu sarışın Danimarka'lı özellikle çizgi kenarı gibi dar alanlarda rakibi bayıltan çalımlar yapardı- katkıları ile Buldozer Fevzi iki gol daha atıyor ve Göztepe'miz rakibini yenerken kupayı da kazanıyordu. Hem de 30 maçta sadece 6 gol yiyen Fenerbahçe Göztepe'den 3 gol yiyor ve sahadan boynu bükük ayrılıyordu.
Kupa töreni sırasında böylesine bir onuru takımımızla paylaşma mutluluğuna erişen bizler takımımızı çılgınca alkışlıyorduk. Stadyumdan ayrılıp otobüslerimize binerek konvoy halinde Ankara caddelerini Göz-Göz-Göztepe sesleri ile inleterek dolaşmaya başladık. Bir süre sonra da İzmir'e doğru yola çıkıyor ve yol boyunca mola verilen yerleri şölen yerine çeviriyoruz. Sevinç gözyaşları, mutluluk ve büyük bir başarının onuru.
İşte şanlı Göztepe'mizin tarihi günlerinden birine tanıklık etmenin mutluluğunu ve onurunu yaşayan bir taraftardan anılar...Böylesine güzel günleri yaşatanları saygı ve sevgi ile anarken, benzer başarıları genç-yaşlı, eski-yeni tüm taraftarların yeniden yaşamalarını diliyorum.
Dr. Bilgi Soylu
Birol Özsandık