GÖZTEPE TARAFTARLIĞI
Tüm Göz Gözlere merhaba,
Hacılar Erciyes ve Altay karşısında alınan yenilgiler çoğumuzunkafasında kocaman bir "Acaba?" yaratmıştı. Fakat önce Diyarbakır'ın -buradaki Hatay maçını izleyenlere göre- hiç de sürpriz olmayan yenilgisi, ardından Göztepe'nin Göztepe gibi oynadığı, Diyarbakır'dan sonra bir diğer önemli rakibini deplasmanda yenerek çok anlamlı bir olayı başardığı Konya maçı takımımız için Süper Lig yolunun açıldığının ilk göstergesiydi. Kaybedilen Altay maçı bitiminde takımı alkışlamış olmamız da Konya galibiyetiyle ayrı bir anlam kazanmış oldu. Takımlarına en bağlı taraftar olma unvanını defalarca kanıtlamış olan Göztepeliler, taraftar olma bilincini dosta düşmana bir kez daha gösterdiler.
Anlayana!
Bu arada Diyarbakır ve Konya'yı deplasmanda yenme kapasitesindeki bir takımın Altay'dan iki maçta puan alamamasını anlamakta zorlanıyorum açıkçası. Futbolda o çok sıkça bahsedilen "şans tutmaması" olayının açık bir örneği olsa gerek bu diye düşünmeden yapamıyorum.
Aklıma maçın Alsancak ya da Atatürk'te oynanması üzerine yapılan tartışmalar geliyor ve acaba taraftarda takıma karşı bir güvensizlik mi vardı diyorum. Alsancak'ta daha iyi oynadığımız ve yönetimin eğer maça 25-30 bin kişi gelebileceği aşikâr olan maçlar dışındaki karşılaşmaları Alsancak'ta oynatma kararlılığında olması gerekliliği bir gerçek ama artık şu da iyi anlaşılmalı ki bu takım taraftar desteği olur ya da olmaz maçları almalıdır ki alabilecek kapasitede olduğunu gösterdi.
Şurası oldukça açıktır ki taraftarın takıma yapacağı etki önemli ama sınırlıdır. Aksi söz konusu olsaydı zaten en zor iki deplasmandan altı puan alınması asla söz konusu olmazdı. Bu bağlamda Göztepe taraftarının Avrupa kulüpleri taraftarları düşünüldüğünde nitelik ve nicelik olarak yeterli olmadığını söylemek aslında "dost acı söyler"
sözünü doğrulamaktır bir bakıma. Bunun en önemli nedeni ise kendimize ait, adı takımla beraber anılacak modern bir stadımızın olmamasıdır ki bu seyirci potansiyelini de olumsuz yönde etkilemektedir. Kadınlar için bir lavabonun dahi olmadığı son derece bakımsız ve konforsuz statlar kadın ve aile taraftar sayımızın arttırılmasını engellemektedir. Artık dördüncü çeyreğin içinde olan bir camianın alt yapı ve stat konusunda gerekli adımları atamamış olması, özellikle efsane takım sonrası dönemde görev alan yönetimlerin hatasıdır.
Türkiye geneli olarak ise tartışmasız en iyi ve en bağlı taraftar kitlesine sahibiz. Ancak bu noktada dahi olumsuzluklar yok değil. Sanırım bu konuyla ilgili olarak söylenmesi önem arz eden husus ise "beleşçilik" olayıdır. Göztepe maçlarına beleş girip de "Büyük taraftarlık" iddiasında bulunmak bana ve eminim birçoğumuza çok ama çok ters geliyor. Bu konuyu uzatmak istemiyorum, beleşçilerin camiamıza en az korsan atkı-şapka vs satanlar kadar zarar verdiğini hatırlatmak isterim.
Göztepe taraftarının en olumlu noktası olarak göze çarpan konu ise takımına olan bağlılığı olmalı. Türkiye'de şu ana kadar pek rastlanmayan bu konudaki öncü konumumuz Bizans takımı taraftarlarına dahi örnek olmuş olacak ki onlar da artık yenilgilerden sonra takımlarına sövmek yerine desteklemeyi seçiyorlar. 17 yıl 2. ligde oynasalar yine aynı tutumu alırlar mı orası tabii biraz şüpheli. Bir başka konu ise tezahüratlarla ilgili. Bu yazıyı yazmadan az önce okuduğum bir metinde, Göztepe hakkında bazı tezahüratlardan(şarap-esrar) dolayı oluşan rahatsızlık dile getirilmiş. Son derece haklı olan bu eleştiriye katılıyor, zaten her fırsatta bize çamur atmaya bakan İstanbul medyasına kendi ellerimizle fırsat vermeyelim diyorum. Artık kendimize özgü tezahüratları kullanmanın, belki de daha da önemlisi, hazır aklıma gelmişken söyleyeyim akılda kalıcı, kitleleri coşturucu bir marşımızın olmasının zamanı gelmedi mi? Göztepe taraftarının yaratıcılık konusunda sıkıntı çekmeyeceğini GöztepeLIST'te yazılanlardan biliyoruz.
Burada değinmek istediğim bir başka önemli konu da kurulacak bir lobi olayıdır. Türkiye çapında etkili konumlara gelmiş Göztepeliler tespit edilmeli, iletişim kurulmalı, Göztepelist’i takip etmeleri sağlanmalıdır.
Göztepe ve onun muhteşem taraftarı hakkında söylenecek çok söz var. Ben burada bir kısmını dile getirdim. Olumlu yanlarımızı biz zaten biliyoruz ve kendi kendimize propaganda yapmak yerine, eksikleri belirleyip gerekli adımları atmalıyız. Nüfus olarak en az Barselona ve Manchester kadar büyük olan İzmir'in en önemli kulübü olan Göztepe, efsane takım sonrası atması gereken adımları gecikmeyle de olsa atmalı, önce Türkiye'yi sonra ise uluslararası arenayı fethetmelidir.