Göztepe Marşı
- Ayrıntılar

Gurbetten
Aylardan haziran bir akşamüstü
Binlerce taraftar yollara düştü
İsyanın verdiği o büyük hazla
Göztepemiz için yollara düştü
* * *
Koca bir şehirde yalnız sen varsın
Acıyla, sevincimi sen paylaşırsın
Avrupadan amatöre düşene kadar
Kaderimize de bu keder düştü...
* * *
Köpet Dağları'na Göz - Göz çektirdim
Kafkas dağlarında üçlü çektirdim
Türkiye'ye değin içim dağladım
Bulutlar üzerine hayalin düştü
* * *
Gurbette de olsak hep peşindeyiz
Senin için her yerde nöbetteyiz
Artvin'de, Antep'te, Denizli'deyiz
Gurbette de olsak hep peşindeyiz
* * *
Kelamım zayıfsa, sevgim çok büyük
Uzaklarda içim hep bölük pörçük
Hissettiklerimi az anla diye
Senin de payına bu şiir düştü
* * *
"Bakmayın öyle nolur, anlayın bizi
Ölümüne seviyoruz Göztepemizi!"
İsyanın verdiği büyük coşkuyla
Gurbetten sizlere bu sözler düştü...
Hakan Taşpınar
14.Haziran.2009 - Denizli
* - * - * - * - * - * - * - * - * - * - *
Sevgili Göztepeliler bu güzel günü ortaya çıkarıp bunu bir Göztepe Festival'ine çeviren herkese teşekkürü bir borç bilirim. Bunun
kıymetini bilelim ve bizden sonraki kuşaklara bir güzel miras daha bırakalım! Lütfen tüm derneklerin ortaklaşa almış oldukları karar uyalım.
Sevgili Göztepe'liler, 14 Haziran'da çok sayıda meşale yakılacaktır. Sizlerden ricamız, yaktığınız meşaleleri denize atmayınız. Deniz, bizim denizimizdir.
Sahil bizim sahilimizdir. Kurallara uymayanları lütfen uyaralım. Onun dışında, ısrarla söylüyoruz.
Denizden işaret fişekleri atılmadan, kesinlikle meşale yakmayınız.
#Goztepe87Yasinda
Göztepe'li olmayan bir insan bu görüntüyle karşılaşsa ne hisseder acaba ? Göztepe'li olmamak bazı duygulardan eksik yaşamaktır..
Keşke dememek için sadece izmir'de değil Türkiye'nin hatta Dünyanın neresinde olursan ol 14 HAZİRAN'da Güzelyalı sahilinde ol..
- Ayrıntılar
TFF İstanbul'a ayrı Anadoluya ayrı bir ceza sistemi uyguluyor...
İstanbul'da sahaya atlamakla,İzmir'de sahaya atlamak arasında çok fark var.
Rakip takım taraftarları birbirini yaralar öldürür, en az 5 maç; milyarlarca lira para cezası yersin....
İl valisinin gözünün önünde bir takım eziklerin kışkırtmasıyla aşağılık bir pankart asılır, taraftarın maçtan saatler önce valiye derdini anlatamaz;
emniyete de anlatamaz buna tepki gösterir; teknik direktörü tribüne gönderilir seyircisiyle maçı izlerken bir işgüzar polis memuru tarafından coplanır;
taraftar buna sessiz kalamaz tepki verir; il valisi emriyle küçük kızlara bile copla saldırılır; cezayı yine sen yersin!
Taraftarın kışın soğuğunda tam 9 saat statta bekletilir, kendisine işaret fişeği atılır ama ceza yine sana kalır!?!?
Bu yıl süper ligde yaşanan onca olay içinde bilmem kaç kere ardı sıra aynı eylem tekrarlanmıştır? Kimlere Kaç kere seyircisiz ceza ile 50.000TL para cezası verilmiştir?
Bizimkiyle karşılaştırıldığında ortada vicdani olan bir şey var mıdır acaba?
İstanbul'da atlarsan sahan kapanmaz. Seni stada götüren otobüsler tuzla buz olur, kıranların hepsi otobüs içerisinde olmasına rağmen haklarında herhangi bir tahkikat yapılmaz!
Hatta önümüzdeki hafta stadda yerini alırsın ve hatta fırsat bulursan stat kapısını kırar içeri girer, canın sıkılırsa yine sahaya atlarsın. Göstermelik bir şekilde cüzi bir miktar para
cezası belki verilir belki verilmez.
İzmir'de ise sahan kapanır. En az 6 ay stadın önünden geçemezsin. Üzerinde mensub olduğun veya sevdiğin tribün grubuna ait bir şey giydiğin için maç çıkışı hiçbir olaya karışmadığın
halde alınır, 6222'ye tabi bir cezayla kulübünün maç saatinde karakola imza atarsın. Bu süreçte yalnız bırakılırsın. İzmir milletvekillerinden değil bir İstanbul milletvekilinden sorulur halin
ahvalin TBMM'de. "Kardeşin duymaz el oğlu duyar" misali alnın ak, başın dik bir mücadele yaparsın. Yalnız hissetmesen de kendini yalnız bırakanlara sitem hakkın saklıdır, ne zaman
kullanacağın belli olmamak üzere.
Bu kadar koltuk, makam, mansıb, haksız elde edilmeye açık kupa, şampiyonluk, emek hırsızlığı ile kazanılmış ordan buradan gelen tüm para kaynaklarına tek başınıza sahip olmak istiyorsanız,
Ey İstanbul Dükalığı!
İmkanınız varsa kulübü kapatın! Hatta tüm kulüpleri kapatın. Mümkünse aygaz, milangaz, bütangaz vd. tüpçülerden müteşekkil bir lig temin edin.
Temsil etmeyin bizi, bu güzel ülkeyi.
Bugünümüzü mahvettiniz, yarınımız elden gitmeden:
"Çıkın hayatımızdan!"
Kirletmeyin bin bir emek verilen sevdaları.
Bizi bize bırakın!
(GözGözTv'den ilhamla yazılmıştır!)
Bu şarkı burada bitmez!....
Hakan Taşpınar
- Ayrıntılar
Hakan Taşpınar
Açık mektuptur!
Sevgili Ali Gültiken’e,
Özcan Kızıltan’a,
Sevgili Tsubasa Tayfun nezdinde tüm futbolculara,
Türk Futbol Kamuoyuna
ve bize;
Bundan tam 41 yıl önce ulusal bir gazetede atılan bir manşetti “Haydi Göztepe!” Dedemin ağır rahatsız olması nedeniyle gidemediğim için ikinci bir Isparta faciası yaşamış olan taraftarımıza geçmiş olsun diyorum öncelikle. “Göztepe bu her şeyi yaşayacaksın” felsefesine şiddetle karşı olsam da bir şekilde her şeyi yaşıyoruz; başka bir deyişle sağolsun yaşatıyor bize Göztepemiz.
Öncelikle teknik heyete şu veya bu şekilde söz söyleme hakkımız olduğunu sanmıyorum. Takımı buraya kadar getiren onlar, bundan sonra da limana yanaştıracak olan da onlar olmalılar. Yediğiniz yemediğiniz her şeyi de bir kenara bırakıyorum. Bu takım yukarıda gördüğünüz üzere adını altın harflerle Türk futbol tarihine yazdırmış ve Sayın İmam Altınbaş’ın kulübe sahip çıkmasıyla düştüğü dipsiz kuyudan çıkma fırsatını yakalamış nadide bir kulüptür. Lafı eğmeden bükmeden söylemek gerekirse bu takım şu sıralarda şampiyonluk hazırlıkları yapmaya hazırlanan, gelecek seneki yapılanmasına hazırlanan ve taraftarına bunca çektirdiği eza – cefanın kazasını eda eden bir halde tezahür etmeliydi. Her takımın başına gelen düşüşler ve ufak kazalar tabi ki olacaktı ama işi bu raddeye çekmenin de ne alemi var ey futbolcu kardeşlerim ve onları maçlara hazırlayan teknik heyet?! Biz adam gibi basan, eze eze gelen bir GÖZTEPE’yi seyretmek istiyoruz. Bunca yatırımla bunu biz de başkanımız Sayın Altınbaş da fazlasıyla hak ediyor.
Bu taraftar evindeki Bandırma ve deplasmandaki Turgutlu maçlarındaki oyununun devamını getiremiyorsa bizim gibi amatör taraftarlar kafayı gurbet ellerde yer ve de sıyırır be kardeşlerim. Yalı forumda bu sene hesap kitap erken başladı nev’inden bir platform var, insanlar bu olursa şu olursa diye öngörülerini yazıyorlar. Keza Göztepelist’de de yapılıyor bu. Eminim diğer mail gruplarında da vardır. Bunun hesabının nasıl yapıldığını ve çekilen ızdırabın ölçüsünün umarım farkındasınızdır. Elinizden geleni yapın diyelim ki bastırdık, yığıldık ama olmadı! Ne kadar maçlara giden kardeşlerimize bakarsak, kendimizin de seyrettiği maçlarda son 15dk. Hep kâbusa dönüştü (Turgutlu maçı hariç).
Kamuoyuna denecek çok şey olsa da Yalı derneğinin Turgutlu maçı sonrası yaptığı açıklamayı tekrardan iyi bir şekilde analiz edilmesi gerektiğinin altını çizmekte fayda var. Pazar günü itibariyle gündüz spor programlarında alabildiğine Göztepe’nin şanlı taraftarına geçiren değerli yorumculara bir sorum olacak: “Deplasmana 300 – 500 kişi giden Göztepe taraftarı hep olay çıkarıyor da, kendi evinde bu taraftar binlere ve onbinlere oynadığında neden bu olayların zekat nisabınca misliyle gerçekleşmiyor? 300 – 500 bilemedin 1000 kişi dünyayı dar eden Göztepe taraftarı kendi evinde neler yapamaz ki? Üstelik İzmir Emniyeti’nin ‘Vur Ali vur! Acımadan vur!’ felsefesiyle daha sert olduğu ve daha tahrikkar davrandığı yerde?” Etki tepki meselesini ve olup bitenleri herkesin kendi görevini layıkıyla yapması gereğinden buraya yazıyoruz. Hasb el kader Turgutlu maçında bizim çekmiş olduğumuz polisin taş attığı görüntüler basına düşmeseydi oradaki tüm olaylar da izim üzerimize yığılacaktı. Bu arada aklımıza gelmişken ne oldu o taşı bize atan polislere ve maç sonrası 45 – 50 Turgutlu taraftarını dağıtamayan Turgutlu emniyetine? Geçtğimiz günlerde andığımız Mehmet Akif ne güzel demiş bizim en büyük ahmaklığımızı: “80 sene önceden. Hiç ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?” diye. İşte Turgutlu’da bu tip bir olay yaşanmışken tıpatıp aynısını ve benzer bir şekilde Ankara’da yaşatmanın anlamı nedir?
Sevgili emniyet mensubu ağabeylerim, kardeşlerim ve de amirlerim, madem önyargılı bir şekilde bekliyorsunuz bu taraftarı! O zaman neden gelen grupların mesulleriyle görüşülmez ve onlardan gerekli taahhüt alınmaz. Ne bileyim bilet satışını stada gelmeden önce bir güvenlik bölgesinden aldırtılmaz?
Sevgili şanlı Göztepe taraftarı, aziz kardeşlerim ve abilerim!
Çok fazla değildir herhalde yukarıda yayınlanan gazete küpürünü yaşayan ağabeylerimiz. Bizim yaşıtlarımız bunu idrak edemedik maalesef! Lakin biz bu şanlı formaya hiç ihanet etmedik diyen, bu formanın hakkını akıttığı her damla terle bi hakkın yerine getiren Adnan Süvariler’in kemiklerini sızlatmış olmuyor muyuz? Aramızdan bir kişi bile bilet fiatı mevzuunda, stat içi vesair olaylara vulgar ve barbar kavimler gibi herhangi bir şekilde karışmışsa bu bizim tribünümüze
halel getirmez mi? Biz oraya şanlı armamızı temsil etmeye bu şekilde mi gitmeliyiz? Yüzlerce kilometre yol alıp, dillere destan olan bu taraftar deyince akla “barbarlar” mı gelmeli? Biz bunu hiçbir şekilde hak etmiyoruz tamam! Ama bizim de kendimizi tekrardan ele almamız gerekmiyor mu? Oraya otobüs kaldıran dernek sorumlusu kardeşlerimizin neler çektiği apaçık ortadayken şanınızı kavgalarla mı koruyacaksınız? Ve nereye kadar bu şekilde koruyacaksınız?
Gelin nefsimizi dinlemeden önce tarihe kulak verelim!
Tarih yıllar önce bugünlerde gazetelere şu notu düşüp: “Haydi Göztepe!” demiş. Hani mehterin dediği gibi “Yürekler kabarık
Göklerde damga,
Göz Göz’ü saygıyla
Dur da selamla,
***
Bir huşu içinde
Dinle gülbankı
Ses veriyor tarih
Bu ses o yankı
***
Sen böyle inlerken
Statta isyanla
Madrid zaferleri
Geliyor akla!”
Gurbette binbir şekilde tutunmaya çalışan bizler, sılaya bakıp da bir kere daha bu şekilde kahrolmak istemiyoruz!
Kendi eşimize dostumuza Şanlı Göztepemizi ve de onun kadar efsane olan taraftarını göstermek istiyor ve gururla biz buyuz demek istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz acaba?
Başlığa tekrar bakın lütfen:
“Haydi Göztepe!” diyor!
Size, Bize, İzmire!...
- Ayrıntılar
Hakan Taşpınar
"... Boyun borcu ne demek bilir misin, ağam?" dedi adam
sessizce. Adam anlaşılmaz bir tavırla döndü fakir ama temiz kalpli gence.
Beklemeden gencin beklediği soruyu sordu: "Ne demektir, oğlum?" Genç
kendisine verilen bu fırsatı değerlendirme şansının gururuyla anlatmaya
başladı: "İnsan sevdi mi, bunun bereye varacağını bilmez, bilemez...
Düşünmeden girer o sevdaya, bulaşır. Her yola başvurur, kavuşur. Boynunun
pahasına..." der, duraklar. Adam son kelimeye verilen vurguya dikkat
kesilmişti: "Boynunun pahası mı?" diye soruverdi hemen. Genç dertli dertli
ekledi: "Boynunun pahasına ya ağam!... Bir insandan sevdiceğinin isteyeceği
en önemli şey onun canıdır be. Seven bunu bile reddetmez, reddetmez.
Sevdiğine vereceği tek borcu kalmıştır. Sevdiği için boylu boyunca cephe
alacağı canıdır. Bu uğurda son borç olarak boynunu uzatır. Darağacına
gider. Borcunu boynuyla öder yani! Bu yüzden boyun borcu derler buralarda
sevginin bahasına."
Yukarıdaki diyaloğu adını bilmediğim ve ismini
hatırlamadığım bir diziye zaplarken tesadüf ettim. Eder etmez de "Her şey
senin uğruna katlanmak boyun borcu!" tezahüratımız gelmişti. Malum ksk maçı
sonrası olan bitenin travmasını henüz atlatamamanın verdiği hüzünle daldım.
O andan itibaren maç sonrası 3000 kardeşimle beraber maruz kaldığımız
hakaret ve harekete neler yapılabilir diye düşünmeye başladık. Başladık
diyorum zira, çeşitli yerlerdeki birkaç iyi adam da bu yapılanları
kendilerine yedirememişlerdi.
Bunu kendilerine yediremeyen bir büyük kitle olduğunun
farkında olsak da yine bu büyük kitlenin içinde "Abi ne yaparsan yap; bir
şey olmayacak yine!?!" şeklinde düşünenlerin sayısı da azımsanamayacak
kadar çoktu. Aklıma üniversitede okuyup, hayatıma büyük katkı yapan,
tuttuğum takımın itaatsizliğiyle örtüşen kendine has isyanıyla tamamladığım
Henry David Thoreau tarafından kaleme alınan "*Civil Disobedience*" (*Sivil
İtaatsizlik*) *(*) *ve onun yazılma hikayesi aklıma geldi. Meraklısına
Recep Şükrü'nün *Sivil İtaatsizlik *kitabını tavsiye ederek olayı kısaca
şöyle anlatayım:
*"Henry David Thoreau Meksika Savaşı yüzünden ki ona göre bu savaş sadece
köleliği geliştirmek içindi, ödemeyi reddettiği vergi sonucu hapiste
geçirdiği bir gece, onun "Sivil İtaatsizlik" isimli makalesini yazmasına
neden olmuştur. Bu arada dostu Ralph Waldo Emerson hapishaneye gelir ve
sorar: "Dostum, neden oradasın?", Thoreau yanıt verir: "Asıl sen neden
oradasın Waldo?"*
Bu düşüncelerle Mehlika Sultan'a aşık yedi genç misali
adliyeye 3 Şubat'ta herkese lazım olan ve olacak adalet için İzmir
Cumhuriyet Savcılığına bir grup taraftarımız suç duyurunda bulundu. Suç
duyurusu sonrasında başta İzmir Valiliği ve emniyetinden çeşitli kişilerle
irtibata geçildi. Maçta kamerasına el konulmamış ve kırılmamış olan
kardeşlerimizden kotarabildiğimiz video ve fotolarla güzel bir dosya
oluşturuldu. Bu dosya oluşturulurken adli sürece katkıda bulunma adına
Gürsel Aksel tesislerinde geniş katılımlı bir taraftar toplantısı
düzenlendi ve bu sürece tüm taraftarlarımız davet edildi. Bundan sonraki
savcılıktaki suç duyurusu da dâhil olmak üzere taraftar derneklerimizden
YALI grubunu ve GÖZTEPELİST Genel Yürütme Kurulu'nu her daim yanımızda
gördüğümüzü büyük bir teşekkür ve minnetle ifadeyi bir borç bilirim .
Sağ olsunlar var olsunlar. Süreç kendi temsilcilerini çıkardı ve bu grup
gerek internet üzerinden gerek telefon diplomasileriyle gerekse de mini
toplantılarla konuşuldu ve dosyalara konacak metin Antalya, İstanbul, İzmir
ve Bodrum güzergâhları üzerinden tartışıldı ve nihayetlendi. Bu metne
savcılıktaki basın açıklamamız da eklenip Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza,
TBMM Başkanımıza, İçişleri ve Spor Bakanlarımıza, İzmir Milletvekilleri
olma hasebiyle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımıza, Kültür ve
Turizm Bakanlarımız ile Tüm İzmir Milletvekillerimize, TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Başkanlığına, AKP Mahalli İdarelerden Sorumlu Teşkilat
Yönetimi Birimine ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne (toplamda 32 adet olmak
üzere) dosyalarımız kargo ile gönderildi.
Dosyalarımız ilgili kişilerin % 95'ine ulaşmış durumdadır. Hatta dosya
ulaşım raporları gelmeye başladıktan sonra İzmir Milletvekilimiz Sayın
Mehmet Ali Susam tarafından arkadaşımız aranmış ve kendisine tüm olan biten
ilgili arkadaş tarafından aktarılmıştır. Bu konuda elinden geleni
yapacağını belirten İzmir Milletvekilimiz Sayın Mehmet Ali Susam İzmir
Valiliği ve İzmir il Emniyet Müdürü ile de konuşup bizlerle münasip bir
zaman ve zeminde görüşme ayarlanacağını da bildirmiştir. Kendisine bu
hassasiyetinden ve meseleyi ele alma hızından dolayı teşekkürü bir borç
biliriz.
Bundan sonraki süreç bizim açımızdan Göztepemizi her zemin ve zamanda
temsil etmeye elimizden geldiğince devam etmek olacaktır ve olmalıdır. Bu
sürecin başladığı ilk andan şu ana kadar bu süreci takip eden Avukat
kardeşimiz Efe Baki'ye, görüntülerin tedarikinde ortaklaşa gayret gösteren
YALI grubumuz nezdinde Behçet Şenözhür'e ve GÖZ GÖZ TV nezdinde Fırat
Yavuz'a, değerli katkılarını esirgemeyen Çağrı Erdem, Mustafa Dalyanoğlu,
Deniz Durmaz, Özkan Cengiz, Süleyman Yengil, Devrim Cem ve Oğuz Reşat
Sipahi'ye de sonsuz teşekkürler.
Bu teşekkür yazısını hazırlamadan az önce beni bu yazıyı yazmaya sevk eden
ve tüm bu sivil itaatsizlik dürtüsünü harekete geçirten şey değerli şair
Ataol Behramoğlu'nun AYKIRI RENKLER isimli şiiriydi.
AYKIRI RENKLER
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbir şey yapmamaya karar verdi
...
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüzbinler
Ve tek başınalıklarını sürdürdüler
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar
Ve tek başınaydılar
Bu arada birileri
Onlar adına
Karar vermekteydi
Tek başına olduklarını sananlar
Topluca ortadan kaldırıldılar...
Dilerim tüm bu yaşananlar hepimizin birlikte olma ve hareket etme adına
harekete geçirir bundan sonra. Binlerce olup tek başına olmak İzmir'e
yakışmıyor. Bundan sonra İzmir ve tribünlerinde umarım birçok şey daha
değişik olacak, bunun vasatını ve zeminini oluşturmanın en büyük şartı uzun
zamandır yitirdiğimiz sağduyuyu tribünlerimize davet etmek ve gelince de
ona sahip çıkmak olacaktır. Gerisi bir şekilde düzelir umudundayım.
Zira şiirin son mısraında da belirtildiği üzere: * "Tek başına olduklarını
sananlar / Topluca ortadan kaldırıldılar..." *
*(*)Sivil İtaatsizlik metninin tam çevrisini dilerseniz buradan
okuyabilirsiniz:*
http://www.scribd.com/doc/47785206/Haks%C4%B1z-Yonetime-Kar%C5%9F%C4%B1-Thoreau
- Ayrıntılar
Antalya’ya nazire edercesine Denizli’deki Göztepe Sevdalıları da harıl harıl çalışmaktalar...
Yahya Kemal aramızda olsaydı, Mehlika Sultan şiirini aşağıdaki gibi bize uyarlardı herhalde:
I
Göztepe’ye âşık binlerce genç
Gece Güzelyalı’dan çıktı:
Göztepe’ye âşık binlerce genç
Kara sevdalı birer âşıktı.
II
Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri hayatlarına;
Hepsi meşhur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.
III
Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ''Belki bu son akşamdır''
Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Belki varmadan İzmir’e bir yerde ölür.
V
Göztepe’nin kara sevdalıları
Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
Göztepe’nin kara sevdalıları
Endişelenseler de atladılar o suya.
VI
Göztepe’ye âşık binlerce genç
Seneler geçti, artık yüz binlerceler;
14 Haziran 2025’de Göztepe’ye âşık yüz binlerce genç
Karşı kıyıdan Yalı’ya Göz – Göz çekmekteydiler.
Cidden bu emel gurbetinin sonu yok. Gurbette insanın kendisi gibi düşünen insanlarla bir araya gelme isteği, sanki yakınlaştırır İzmir’i ve sevdanın SERDARLIĞINI yapan bunca genci. Bizler de gerek yurdun, gerekse de dünyanın dört bir yanındaki Göztepeliler gibi şimdilik (!) ayda bir toplanıyoruz. Kimi zaman çiğ köfteye katıyoruz acımızı, kimi zaman kapalı gişe seyrediyoruz isyanımızı. Kimi zamanda “maklube”1 ziyafeti veriyoruz aç gövdemize. Bazen kısa aralıklarla buluşuyoruz. Ama hepsinden önemlisi irtibattayız, daima.
Geçen ay dedesini kaybeden Koray kardeşimizin evindeydik. Hem mutad toplantımızı, nerelerde olduğumuzu ve neler yapacağımızı konuştuk. Rahmetli’nin ruhuna da Fatiha okuyup kederli ailesine de baş sağlığı diledik. Lise sonda LYS’ye hazırlanan Koray kardeşimizin babasının bizleri tanımaktan duyduğu memnuniyeti cidden bir baba olarak anlayabiliyorum. Bu çocuk kimlerle nerde nasıl buluşuyor sorusunu evlerinde yaptığımız ziyarette ve muhabbetle daha da perçinledik.
Geçen hafta parşembe günü Kadir (Kado’nun) kardeşimizin doğum günüydü. Evlerine yakın olan mekân olarak Forum Çamlık’ı seçip, ona tatlı bir sürpriz yapalım istedik. Yalı Derneği’nden aldığımız Yalı Denizli atkılarımızı ve Bugsaş maçı organizasyonlarını görüşme bahanesiyle toplandık. Ben hariç birçok kişi çaktırmış Kado’ya bir sürpriz olacak diye. Gurbette ve Hastanelerde nice doğum günü geçirmiş biri olarak pastamızı mumlarımızı Kado’nun görmeyeceği bir şekilde açıp yaktık ve Kado’ya üflettik. Buradan tekrardan:
“İyi ki doğmuşuz
Göztepeli olmuşuz”diyor: “Dünyadaki tüm Göztepeliler Birleşin!” diye de ekliyorum.
Sarıldık, bir kez da bir olduk bir araya gelerek. Her dem yeniden doğarız bizden kim usanası demiş şair Yunus. Cidden bizden kim usanası, Göztepemiz’den kim usanası?
O gün aramıza 27 yıldır Denizli’de yaşayan kızıyla beraber sıkı bir Göztepeli olan Eczacı Erhan abimizi de aramıza kattık. Eşi ve kızıyla katılmıştı o da toplantımıza. Eski deplasmanlardan bahsetti ve bizimle bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi. Baharda da güzel bir piknik sözü verdi bize. Hatta nasip olursa Bandırmaya beraber Koray kardeşimizin babasıyla da bize eşlik edecek inşallah.
Tüm bunları neden mi size anlatıyorum ey İzmirliler?
1.Her ay Antalya, İstanbul, Ankara, Denizli, Muğla, Aydın ve diğer illerdeki Göztepeliler gibi neden daha güzel organizasyonlarla bir araya gelmiyorsunuz? List’in tüm camiayı kucaklayan kahve ve kafe toplantılarını kastediyorum!
2.Başka Göztepe yok, elinizdekinin değerini iyi bilin gurbette akşam cidden çok zor!
3.Göztepe Camiasının en önemli mihenk taşı taraftarıdır. Taraftarı her daim camiadan önde gitmektedir. Bu sinerjiyi internet ortamında gayet iyi kullanmaktayız ama birbirimizi daha iyi anlamaya ve eksiklerimizi gidermeye ihtiyacımız var.
4.Ben yandım siz yanmayın veya buradaki bağrı yanık gözü yaşlı ama gönülleri geniş Göztepelilerin yaptıklarından sizler de hissedar olun diye….
Yazıp çiziyoruz. Ama bunları yaparken inanın çok ama çok büyük haz alıyoruz.
Başka bir gurbet kuşum olan dalyan gibi Mustafa abimin kullandığı bir laf bence tam pankartlık:
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPEMİZE BİR ŞEY OLMASIN!
(amin)
Hakan Taşpınar
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund... -
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var... -
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,... -
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...