Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Nedendir bilinmez günün birinde, bizim verdiğimiz vergilerle ülkenin her köşesine modern stadyum yapanlar İzmir’in kendini İzmirli olarak
kabul etmeyen ve 100 yıllık tarihinde de futbola ait ulusal düzeyde herhangi bir başarısı olmayan güzide kulübü Ksk’ye de bir stadyum yapmaya karar verdi.
Neden Ksk? Olası politik hedeflik dışında herhangi bir akılcı sebebi yok... Belki de verdiğimiz vergileri bu sefer de böyle harcamayı istedi canları…

***
Bunu duyan, İzmir’e tarihinin en büyük futbol başarılarını yaşatmış Göztepe’nin taraftarları da boş durmadı. İnternetteki
oluşumlar kenetlendi ve tepki verdi. "Ksk’ye var da, bize yok mu?" dediler… Onlar da “Olabilir belki gelip bir bakalım…” dediler…
Alkışlarla geldiler bir baktılar, incelediler ve dediler ki geçen hafta, “Size bir değil iki stadyum yapacağız…Ama…”. Göztepelilerin mutluluğu doğamadan öldü… “Ama stadyumların biri Örnekköy’e Ksk’ye, diğeri Gaziemir’e Altay ile Göztepe için yapılacak… “Bunun karşılığında İzmir’in tarihi stadı Alsancak Stadı’na ve nedense Ksk'nin Yalı'daki benzer sahasına değil de Göztepe’nin tek evi Gürsel Aksel Stadı’na el konulup, Toplu Konut İdaresi’ne verilecek” dediler… Bu süper alış sayesinde Ksk hiçbirşey vermeden tek başına stadyum sahibi olacak. Göztepe evinden olup şehrin kendi temel hinterlandının tersinde yarım stadyum sahibi olacak, Altay’ın da yarım stadyumu olacak.
***
Doktorlar ara ara hastalara şöyle takılır "Sana bir ilaç vereceğim hiçbir şeyin kalmayacak..." Göztepe'ye de diyorlar ki "Ksk’ye bir stadyum yapacağız hiçbirşeyiniz kalmayacak"... Göztepe’nin evini satıp, Ksk’ye stadyum yapmak fikri… Kendi derdine  düşmüş Göztepelilerden ya da yönetimden henüz bir resmi açıklama gelmedi… Lakin yine de düşünmeden edemiyor insan, ne kadar cin  kafalı, vatan ve İzmir sevgisi dolu adaletli yöneticilerimiz var… Zaten adalet uysa da, uymasa da… Gerekirse uyduruluverilir… O yüzden sorun yok… Ne mutlu Türkiye’ye ve İzmir’e …
***
Çetin Altan "Politika demek, kazığı atarken söylediğin nutukları, kazığı yiyenlere alkışlatmak demektir.", Noam Chomsky ise "Yönetim
ne halkındır, ne halk tarafından yapılır, ne de halk içindir" demiş. Bundan 2.500 yıl önce yaşamış olan şair, bilge ve devlet adamı
Solon’dan da bir şiir özeti:“Toplumsal haksızlık herkesin evine girer, bahçelerdeki kapılar bunu önleyemez, çünkü haksızlık yüksek
duvarları da aşıp geçer; insancıkların yatak odalarının köşelerine saklanmaları da yetmez; haksızlık nasıl olsa, orada da
bulacaktır onları”.
***
Türkçemiz milletvekillerimizin de sıkça hatırlattığı gibi sevgi ve ünlem sözcükleri açısından oldukça zengin bir dil… Mesela
“Oha” diye bir ünlem var… Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre “Kaba ve yakışıksız davranışlarda bulunan kişilere karşı kullanılan söz” anlamında kullanılıyor. Ülke ve şehir sürekli bu çağrışımları yapan olaylarla dolu… Ne demiştik? “Ne mutlu
Türkiye’ye ve İzmir’e …”

***
Göztepelilerin ve yönetimin şöyle bir silkinip, kendilerine gelip; geç olmadan, evlerine göz dikenlere vakit ayırması ve gerekli tepkileri
ilgili mercilere iletmeleri dileğiyle Aşık Ruhsati’den bir şiirle son verelim yazıya…

Belli değil


Bir vakte erdi ki bizim günümüz,
Yiğit belli değil, mert belli değil
Herkes yarasına derman arıyor,
Devâ belli değil, dert belli değil.

Fark eyledik ahir vaktin yettiğin,
Merhamet çekilip göğe gittiğin,
Gücü yeten soyar gücü yettiğin,
Papak belli değil, börk belli değil.

Adalet kalmadı, hep zulüm doldu,
Geçti şu baharın gülleri soldu,
Dünyanın gidişi acayip oldu,
Koyun belli değil, kurt belli değil.

Başım ayık değil kederden yastan,
Ah ettikçe duman çıkıyor baştan,
Harâba yüz tuttu bezm-i gülistan,
Yayla belli değil, yurt belli değil.

Çark bozulmuş, dünya ıslah olmuyor,
Ehl-i fukaranın yüzü gülmüyor,
Aşık Ruhsatî dediğini bilmiyor,
Yazı belli değil, hat belli değil...

 

 

 

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Altınbaş dönemi dahil Göztepe’nin tüm şampiyonlukları o ligin bir üstündeki kalitede oyuncularla gelmiştir. Göztepe bu gerçeğin ve ilgili uyarıların yok sayıldığı, şampiyonluk parolasıyla başlanan 2011-12 sezonunda 19. hafta itibariyle maç başı 1 puan ortalama ile düşme potasının 2 puan üzerinde…
***
16. hafta sonu itinbariyle “Muhtemelen düşer…” denilen alttaki üç takım Sakarya, Giresun hatta Güngören toparlanma eğilimindeler.
***
An itibariyle ilk iki imkansıza yakın… İki maç cezanın ardından ilk altı da çok çok zor… Aslında pek çok Göztepeli artık “Düşmesek bari…” havasında…
***
Geçen hafta Göztepe’nin Ksk maçını kaybetmesi durumunda ceza alacağını söylemiştik. Kurumsallaşma durumumuz daha olacakları öngörme ve duruma göre önlem alma aşamasına gelemediğinden iki maç seyircisiz oynama cezası alındı.
***
Lakin Ksk maçında olanların ardından Göztepe için iki maç seyircisiz oynama cezasının çok ağır olduğunu düşünüyorum. Yine de Alsancak Stadı’nda ve Süperlig’dekine benzer şekilde en azından kadın-çocuk seyircili maç için uğraşılmalıdır. Bu arada şu da belirtilmeli ki cezalı olmayan maçlar dahil Atatürk Stadı’ndan Alsancak Stadı’na geçilmesi iç saha puan ortalamasını kuvvetle muhtemel artıracaktır.
***
Son birkaç güne kadar şike soruşturmalarının “Biz bütün bunları anı olsun diye yaşadık…” şeklinde hiçbirşey olmayarak biteceğini tahmin ediyordum. Bununla birlikte Türkiye Futbol Federasyonu’nun son başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın istifasını getiren süreç üst ligden bu sezon sekize kadar artabilecek sayıda takım düşürülme olasılığını oldukça artırdı. Böyle bir cezanın ardından küçük bir olasılık Süperlig ve 2. lig A kategorisinin Arjantin misali birleştirilmesi olabilir. Bu küçük olasılıkta gelecek sene en üst ligde 1959 benzeri üç-dört İzmir takımı  Evet… Bu gerçekleşirse ne ala… Olmaz da altı-sekiz takım düşerse, kuvvetle muhtemelen aynı sayıda takım çıkacaktır. Bu bağlamda takımın ilk altıda olması için elden gelen yapılmalıdır. Olamazsa ne olur? Üstten gelen Süperlig ekipleriyle bir ya da olasılıkla birkaç sezon cebelleşmek zorunda kalınır…
***
Mevcut kadronun takviyesi için süre ne yazık ki bitti. Yapılan takviyelerin takıma uyumunu göreceğiz. Orta yapmanın sezon başından beri günah kabul edildiği sol kanadımıza transfer yapılmadı. Halen giden Ali Gültiken’in pozisyonuna da kimse alınmadı. Gelen santraforlar ise gole susamış bedenlere çare olacak mı göreceğiz…
***
Lütfen takımın bu sene ilk altıda kalması, kalamazsa ilk sekizde bitirmesi, o da olmazsa düşme potasının uzağında gidip, düşmemesi, hem de gelecek seneki olası rakiplerle baş edebilmesi için silbaştan gerekmemesi için gerekli özeni gösterin… Son olarak Anıl'ı gönderen teknik direktör Cihat Arslan??? Şu an itibariyle değiştirilmesi de, değiştirilmemesi de riskli olacaktır… Bu durumu yaratan Ali Gültiken’i sevgiyle anıyoruz.
***
Sonuç... Göztepe’yi yönetenlerin kararları umarım Göztepe, İzmir ve Türk futbolu için en doğru kararlar olur…

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Sevgili Başkanım,

"Barselona..."

"Real Madrid'i deplasmanda yeneceğiz..."

"Avrupa Kupası alacağız..."

"En geç iki seneye çıkacağız ama bütçemiz bu sene çıkacak bütçe..."

Bunları ben demedim, sevgili Başkanım sen dedin...

Bu sözlerden sonra 15 sene bekleyecek sabır sende varsa da, cemaatte yok bunu unutma sevgili Başkanım...

***

İşi bilene bırakıyorum dedin...

Bıraktıkların altı maçta 2 puan aldı

Küme düşme hattına 3 puan kaldı sevgili Başkanım.

***

İşi bıraktıklarına "Kadro yetersiz risk alıyorsunuz." dediğimizde bize güldüler.

Şimdi maçları Şeref tribününde tamamlıyamıyorlar...

Biz Göztepeliyiz duruma gülemiyoruz, maç sonlarında hep beraber kahroluyoruz.

***

Sevgili Başkanım,

Yakın zamanda değil -daha da geç olmadan- acilen gel...

Küme düşme hattına inmeden gel...

Hatalarında daha fazla diretmeden gel...

Göztepelileri daha da kahretmeden gel...

Göztepe'yi başkasına hele ki Godot'u bekleyenlere hiç benzetmeden gel...

Tribünlerimizde kimse ölmeden gel...

Bomba elinde patlamadan gel...

Süreçte kendini ve Göztepe'yi daha fazla yıpratmadan gel...

Hemen ve sevgi ile gel...

Bekliyoruz...

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye’nin temel sorunları son 40 senede pek de değişmiş değil. Açık ya da gizli işsizlik, aleni ya da örtülü bitmeyen senfoni ekonomik krizler, devalüasyonlar, ölçmek istemeyen kurumlar yok dese de enflasyon, gelir ve yatırım dağılımındaki eşitsizlik, devlette bağımsız karar alabilen kurum olmaması,  her şeyi satalım bilinci, iç güvenliğin bir türlü sağlanamamış olması, eğitimin düzey ve kalite olarak düşük olması, araştırma geliştirmeye yeterince önem verilememesi, tüm bunlardan kaynaklanan ulusal bir algılama bozukluğu ve uluslar arası rekabette geride kalma, iktidar sahiplerinin ve onları seçenlerin içgörü eksikliği ve son dönemde meclisteki tüm partileri bir araya getiren iki olayın şike ve halka %3-5 zammı uygun görürken, kendilerine %100 zammı uygun görmelerinden de anlaşıldığı üzere,  büyük oranda ben merkezcil olmaları…

Göztepe de 40-50 senedir önde gelen problemlerini çözme açısından devletten daha hızlı olamadı ne yazık ki... Tesisleşememe ve kendine ait bir stadyumu olmama sorunu, maddi bağımsızlığın oluşturulamaması… Büyük oranda bunlara bağlı olarak borçlanma ya da kişilere bağlılık… Başta kişilere bağlı olmaktan dolayı bağımsız karar alma mekanizmalarının iyi işlememesi, kurumsallaşamama kurumu olma, bu sebepten, kollektif bilinç yerine bireysel şekilde, şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten uzak yönetilme…

Bu dönemde taraftar kurumu neler yaptı? En azından kulübe üye olunabilen dönemde kulübüne üye olmaya, internet üzerinde ya da değil -dernek ya da taraftar platformları- şeklinde ya da üniversiteler düzeyinde örgütlenmeye çalıştı. Ortak akıl yaratmayı ve uygulamayı denedi. Kritik anlarda kritik eylemler yaptı. İzleyici değil, oyuncu olmayı en azından oyuna etkide bulunmaya çaba gösterdi.. Sorunlara çözüm getirmeye çalıştı.  Kollektif bilinç ve karar alma mekanizmaları oluşturarak, kulübe tarihinin ilk tapulu taşınmazını kazandırdı.

Son 40-45 senede lokomotif futbol takımı bireylere bağlı olmaktan ve TMSF’nin karar alamama mekanizmalarından dolayı indi, çıktı, indi, çıktı. On yıllar içinde Göztepe’yi Göztepe yapan özelliklerini, uluslar arası ve ulusal alanda oyunun önde gelen takımlarıyla rekabet edebilirliğini yitirdi. Yerel takımlarla rekabet gücünü de kaybettikten sonra amatöre kadar düştü. Madrit’i de gördü, Gaybiefendispor’u da…

Bu yarım asıra yakın sürede oluşan başarılarla oluşan taraftar kitlesinin meydana getirdiği kollektif güç, ihalenin oluşmasını ve ihaleye başkalarının da talip olmasını sağlarken, kendisinin ihaleyi alamamasına ve Altınbaş döneminin başlangıç düdüğüne neden oldu.

Altınbaş döneminde dört sezonun ikisinde sportif başarı sağlandı. Başkan Altınbaş’a müteşekkiriz ki aynı dört senede takım amatörden 2. lig A kategorisine geldi. Lakin, bireysel bilinç, kolektif bilince galip gelmeye devam etti. Bu yüzden amatörden çıkılamazken, 2. lig b kategorisinde bir yıl kaybedildi… Hatta bu sene de mucizelere bırakıldı. Spor okulları ve logolu ürünler konusunda genellikle akılcı işler yapıldı ve çok olumlu gelişmeler oldu. İnternet mağazacılığı da çok iyi bir gelişmeydi.… Para kazanmaya yönelik bu olumlu işlerin dışında değerli bir gelişme varsa on yıllar sonra bir sezonun başlanan teknik direktör ile bitirilebilmesiydi.

Göztepe tarihi boyunca da, Altınbaş döneminde de ancak iyi kadrolarla şampiyon olabilmiş bir takımken, bu gerçek göz ardı edilmeye çalışıldıkça, özellikle tüm büyük kulüplerin istikrarındaki en iri tehlike olan iç saha başarısızlıkları başta olmak üzere sportif başarısızlıklar devam etti. Ne yazık ki tarihten ders alamama yüzünden teknik direktör istikrarında da ikinci sezonu göremedik.

Kulüp ve dolayısıyla kollektif yapı işlevsizleştirildi. Neden olduğunu kimsenin anlayamadığı sebeplerden dolayı kulübümüze aidatımızı hala ödeyemiyoruz. Kulübe taraftarın aldığı arsa tesis olarak değerlendirilmezken, o arsayı değerlendirmek amacıyla sunulan alternatif fikirlere de yanıt verilmedi. Onun yerine belediyelere gitmek daha akılcı bulundu, bir türlü kavrayamasam da bulunmaya devam ediliyor. 1500 günde yapılan tek tesis hamlesi İzmirspor tesislerine yapılan ironik yatırımdı. O yatırım sayesinde futbolcularımız idmanlarını orada alıp, otobüse binip, duşlarını Gürsel Aksel Stadı’nda almaya devam edebiliyorlar neyse ki… İzmirspor’un sahası da bakıma alındığındaysa, o saha-bu saha gezmeye devam edip, sakatlıklar senfonisi besteleniyor.

1500 günü deviren Altınbaş döneminde hiçbir ek amatör branş açılmazken, Göztepe amatöre düşerken bile varolan voleybol takımı şampiyon olmasına rağmen ligden çekildi. Dileriz taraftarın yönettiği hentbole de aynı kader yaşatılmaz. İlkelerde hesap verebilirlik varsa da sportif yapı ve derneğin borcu, gelir-gider yapısı hakkında hiçbir resmi açıklama yapılmadı.

Altınbaş döneminde de taraftar ve yönetim biz haline gelmedi ya da getirilmedi. Her iki taraf da birbirine çoğunlukla gazeteler ya da bilgisayar monitörleri üzerinden seslendi. Medya ile iletişim de hep yetersiz oldu. Bu sene başlayan diyalog toplantıları iyi bir başlangıç olsa da süreğen sportif başarısızlıklarla birlikte unutuldu gitti.


Tekrar dönelim bu sezona… Geçen sene şampiyon olan takım birkaç Süperlig oyuncusu ile takviye edileceğine ne yazık ki yine bozuldu. Yerlerine ise üst lig yerine, bu ligin ya da alt ligin oyuncuları alındı. Tekrar tekrar vurgulamak gerekirse, bozulan kadro nedeniyle ardı ardına gelen iç saha mağlubiyetleri ile teknik direktör istikrarı yine yeni yeniden kaybedildi. Özcan Kızıltan gittikten sonra Ali Gültiken, Göztepe ile olan geçmişi çok da iç açıcı olmayan Cihat Arslan’ı getirdi ama hala olan, bitenden ders alamayıp, yapamadığı transferler ile gelen iç saha mağlubiyetinden sonra o da gitti arkasında Cihat Arslan’ı yadigar bırakarak… Dileğim Cihat Arslan’ın başarılı olmasıdır.

Burada şu sorular sorulabilir... Bu takım hala bu ligden çıkabilir mi? Evetse hangi transferlerle? Yapılan yeni transferler eldeki teknik direktör ve oyuncu yapısı göz önüne alındığında yeterli mi? Çıkamazsa düşme olasılığı var mı? Beş-altı maçlık olumlu veya olumsuz seriyle ikisi de bence hala mümkün; diyelim ki zor gerçekleşti ve çıktık… Bu oyunculardan kaçı Süperlig’de de devam eder? Çıkmasa da, düşmese de… Gelecek sene kaçı, bu ligde -hedefe oynayacak değil, geçen seneki gibi hedefi alacak- bir kadroda yer bulabilir? Cihat Arslan devam etsin diyorsak ve istikrar içerde kazanmaktan geçiyorsa; bu kadro ya da transferler buna yeter mi?

Gelelim Ksk maçına… Ksk maçında ilk hedef Göztepe’nin tarihsel ve evrensel hedefi olan kazanmak ve ardından bu ligden hızlıca çıkarak esas rakipleri olan üçlü oligarşi ile rekabet edebilmek olmalıdır. İkincisi ise ceza almamak… Ceza almamak içinse Göztepe kaybetmemelidir. Göztepe kazanırsa oluşturacağı enerji ve birliktelikle ilerleyen haftalara daha ümitle bakabilir. Daha önce de belirttiğim gibi olası bir beş-altı maçlık seride takım yukarıya yaklaşabilir ve bu sene çıkabilir seviyelere gelebilir.

Sonuç… Türkiye, o-bu-şu-onlar-bunlar-şunlara ait ayrımlaşma nedeniyle kolektif iş yapamama ve problem çözememe özelliğinden feragat edemediğinden, genç ve dinamik kocaman nüfusuna rağmen büyük enerjisini patinaj yapmaya, kronik dertlerini çözümlemek yerine korumak için harcamaya devam ediyor. 87 sene ya da 1500 günden fazla sürede çözülemeyen Göztepe sorunları da hayat enerjilerimizi patinaj yerine çözüm için kullanırsak çok kolayca dert olmaktan çıkarılabilir. Tesis yapılmak istenirse yapılır. Arsalar değerlendirilmek istenirse değerlendirilebilir, yenileri alınabilir... Stadyum bile istenirse kolektif şekilde yapılabilir. Ali Gültiken’in gelmesine neden olan nedenlerde bir değişiklik olmadığından, ne olursa olsun tercihen diyalogu sağlam benzer bir kişi benzer göreve alınmalıdır. Aksi, başarısızlıklarda sıkıntılı durumlara neden olacaktır. Göztepe yönetim ve taraftar arası etkileşimler açılmalı “Biz” haline gelinmeye çalışılmalıdır.  Birbirini yok sayma öfke yarattığından bence şiddetle uzak durulmalı, herkes birbirine sevgi-saygı duymalıdır. Medya ile iletişim düzeltilebilir. Başkanımız İmam Altınbaş tarafından dernek aktive edilerek, hem, şirket hem de dernek olmanın bugüne kadar kullanılmayan avantajları yaşanabilir. Amatör branşlar eleştiri kaynağı olmaktan övgü kaynağı olmaya çevrilmesi çok kolay olduğundan bu yol tercih edilebilir. İstenirse hala bu ligden çıkılabilir… Bunun için başta Ksk maçı olmak üzere gerekli maçlar kazanılmalıdır. İç saha başarısı korunarak teknik direktör istikrarı devam ettirilmeli en kısa zamanda ulusal ve uluslar arası alanda oyunun önde gelen takımlarıyla rekabete dönülmelidir.

 

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Göztepeli olmak ve Göztepe'yi sevmektir.

Yaşamak için gerekli parayı kazanamazken, bir kazanıp üç harcamaktır.

Bir kazanıp üç harcamaktan, daha da yaşayamaz hale gelmektir.

Ayağını yorganına göre uzatamayıp, yaşayamaz hale gelip şirketleşmek zorunda kalmaktır.

Derneğine sahip çık(a)mamak, yönetimini takımını amatöre düşürecek kabiliyet zenginlerine emanet etmektir.

Kendi işinin başında durmamaktır.

Bırak yönettiğin kurumun orta ya da uzun kısa vadeli tarihinden ders almayı, aldığın iki şampiyonlukta  o ligin üstünde, çıkamadığın iki senede ise o ligin standartlarında takım kurarken; aynı hatayı üçüncü kere yapmaktır.

'Antepliyiz diye bize güvenmiyorlar' deyip aslında yansıtma yaparak İzmirlilere ya da Göztepelilere  güvenmemektir.

Bir mektuba bir senede yanıt verememektir.

Atletico'suna üç atanlara, Real'inden bahsedip 'şampiyon olacağız' diyerekten iç sahada mağlubiyet serisi çekmektir.

Şeref tribününe talip olmak, işler iyi gittiğinde oralarda gözükürken, kötü gittiğinde rakip yöneticilerin gol nidalarına bırakmaktır.

1500 günde kendine bir stad, haydi stadı geçtim bir tesis yapamamaktır.

Yapamamakla kalmayıp belediyelerden arsa dilenmek, "oldu" diye bildirip sessizlik senfonisine devam etmek ve bu esnada tarih yazan taraftarının arsa hediyesini yok saymaktır.

Bunlar olup biterken bir suni, bir normal çim sahada idman yapıp,  her yedi günde ortalama bir futbolcunu en az üç-dört haftalığına oynayamaz hale getirmektir.

Tayfun Özkan'ı gönderip senin adına ödül almasını yok sayarken, -tüm uyarılara rağmen- bu tesis yapısı, Bradley, İdan bunlarla birlikte , mevcut kadro ve bilet politikasıyla Atatürk Stadı'nda oynayıp sportif başarı beklemektir.

Ozkan Cengiz kardesimin deyimiyle sportif başarı ile kulüp üyeliği, tesis, amatör branşlara yetersiz muamele, tesis ve stad konusundaki başarısızlıklar, taraftarın istediği sevdiği ne varsa yok saymak ya da satmak gibi nicelerinin üstünü kapatmak; sportif başarıyi da "yeterli" (!!!:-))(() kadroyla mefta edince ortalığın iğrenç kokmasına neden olmaktır.

Elde kalan kadro yapısıyla Atatürk Stadı'nda Mehmet Altan'in deyimiyle pır pır forvetli takımlara karşı ileri çıkmak, arkanda eldeki stoperlerinle boşluk bırakmak, ne yazık ki gol için yüklenirken gol yemek ve çıkaramamaktır.

Ya da tam atak oynadığın, ileride baskı kurduğun on dakikanın sonunda golü yemek, yine de 'Özcan'ı dinleme saldır Göztepe' cümlesine maruz kalmak kadroyu kurduğun Gultiken ile birlikte istifaya davet edilmektir.

Bu kadroyla 8 puan ve üstüne prim verip, bunu yapma şansı olmayan maçlarda profesyonel futbolcudan çaba beklemektir.

Cam kafeste otururken başkalarına taş atmaktır.

Birilerine ya da birşeylere kızıp kendi kendine kazanması zaten imkansıza yakın olan takıma son dakikaya kadar destek vermemektir.

Göztepeli olmak ve Göztepe'yi sevmektir.

Herşey sadece Göztepe icin.

 

 

 

 

 

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter