Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

İlk onbirde geçen sezona göre %70-80 oranında yenilenme olan Göztepe için beş maçta alınan 8 puan bu maçta alınabilecek 3 puan ile birleşseydi, yeni kurulan bir takımın ilk altı haftası için oldukça iyi bir noktaya erişilmiş olunacaktı... Lakin Altınbaş döneminin 1500. gününü de devirirken hala kendi tesislerinde idman yapamamayla süren sakatlıklar serisi dahil devam eden yanlışlıklar bu başarıya engel oldu.

***

Günümüz futbolundaki temel gerçekler beklerin orta yapabilir ve kanatlarından gelecek ortaları kesebilir,, stoperlerin de ortadan ve kanatlardan gelen ortaları engelleyebilir olmalarıysa,  bu gerçeklere uyum sağlamakta neden bu kadar başarısız olunduğunun iyice irdelenmesi gerek...

Bankasya Lig'inde aslında tüm dünyada alınan yabancıların takıma üst düzeyde katkı koyması beklenir. İlk altı hafta itibariyle takımın scout ya da Sn. Fevzi Sürücüoğlu'nun deyimiyle sükut ekibi pek başarılı işler yapmış gözükmüyorlar. Özcan Kızıltan geçen senenin en başarılı futbolcusu Tayfun Özkan'ı da bu ligde altı maç üstüste 90 dk oynatsaydı herhalde en az 1 gol (O da...) atardı.

Bismark neden oynatılmıyor? Hazır değilse neden alındı ya da altı haftada da hazırlanamayacaksa ne kadar sürede hazırlanacak?

Aydın Karabulut ise başka bir olgu. Yaratıcılık katsayısı belki de takımdaki en yüksek adam ama sanki laubalilikten (???) ve yaratıcılığı nerede yapacağını tam bilememekten ya da Özcan Hoca'nın yaratıcılığını değerlendirememesinden takıma zarar veriyor. Özcan Kızıltan'ın kendisine sağ kanatta o kadar dakika nasıl tahammül ettiğini anlamak zordu. Sol ayağını çok daha etkili kullanabilen Aydın biraz da sol iç ya da forvet arkasında oynasa daha faydalı olabilir mi diye düşünmeden de edemiyor insan. Son noktada Aydın Karabulut nerede oynarsa oynasın sağ açık ya da iç gibi verimli olamadığı kesin...

 

***

Atatürk stadı... 1970lerin ortalarında yapılmış 40 yıllık stadyum. Ara ara yapılan bakımlar çatısıının ve tuvaletlerinin akmasını engelleyemiyor. İzmir'in verdiği dört lira verginin ancak 1 lirası İzmir'e yatırım olarak dönerken. İzmir dışında hemen heryere stadyum yapıldı. İzmir'de ise ilk stadyum ironik bir şekilde Buca'ya yapıldı. Şimdi de tüm İzmir 100 yıllık tarihinde futbolda tek bir ulusal kupası olmayan Ksk'ye stadyum kazandırmaya çalışıyor. Tüm bu komediler esnasında Göztepe yönetimi maçlarını emektar Atatürk Stadı'nda oynamaya çalışıyor. Atatürk Stadı seyirci sayısı 15.000 kişinin altında kaldığında seyircinin sahaya etkisinin hiçe yakın olduğu bir yapı. Kapalı tribünün yarısı bile kapalı değil. Bunların hepsinin üstüne bilet fiyatları yazı tura ya da rüyada istiare hesabı ile bir hafta 30, bir hafta 25 diğer haftaysa 20 TL şeklinde "Güncellenince" zaten her maçın açık kanalda yayınlandığı ortamda baskı yapacak sayıya ulaşmak Boluspor maçındaki gibi zor oluyor.

Atatürk Stadı'nda 86 yıllık Göztepe'ye "Göztepespor" demeyi başaracak kadar izansız insanlar anons yapıyor ya da o anonsun başına bir Göztepeliyi oturtacak kadar basiret henüz oluşamamış.

***

Bir soru...Bu maç Alsancak'ta ya da bir maçlığına Bucaspor'un yeni stadyumunda oynansaydı (belki kendi stadımızın olması nedir anlaşılırdı?),  aynı sayıda seyirci ile sonuç yine bu olur muydu?

***

Her halükarda neticeye gelirsek "O, bu ve şu..." derken son noktada ne sahada, ne de tribünde senkronizasyon sağlanamadı... Skor yürekte huzur değil kahır oldu.

***

Sonuç olarak iki Ümit Milli oyuncu nedeniyle ertelenen lig çalışma ile geçmiş gözükmüyor. Dilerim önümüzdeki yedi gündeki iki maçta bu kayıp puanlar telafi edilir ve bu ligde alınan her puanın değeri bilinerek, iç saha yenilgisi alışkanlık haline getirilmez... Aksi başta her zaman en zayıf halka olan teknik direktör koltuğunun şu anki sahibi Özcan Kızıltan (Ümidim o ki daha uzun yıllar şampiyonluklarla beraber doldurmaya devam eder lakin kolay değil son 50 yılda Adnan Süvari dışında iki seneyi tamamlayan olmadı...) olmak üzere bu takımı yöneten herkes için sıkıntılı olabilir. Umarım yönetim, teknik ekip, futbolcular ve tribün yani Göztepe kurumu tez zamanda kendilerine gelir.

Herşey sadece Göztepemiz için...

 

Göztepe'nin endüstriyel futbol döneminin gerçeklerine uyum sağlayamaması ve parayı iyi yönetememesi nedeniyle başlayan düşüş periyodunda 1997'de Göztepe'nin futbol şubesinin şirketleştirilmesinden 2002-03 sezonuna kadar olan süreçte 55.000.000 harcayıp takımı bugünün Bankasya Lig’ine milyonlarca borç ile düşüren Bilgin Grubu ortada sağlam bir enkaz bırakmıştı. 2003-04 sezon başında transfer yapabilen Göztepe sonraki dört sene boyunca transfer yapamayıp, amatöre kadar düşmüştü.

***

Her şeyin başı olan 2003-04 sezonunda, Göztepe "arkası 365 gün sonra" şeklinde endam eden düşüş serüvenine topu topu 1 puan fark nedeni ile başlamıştı. O sezon Göztepe Ksk ile üç maç oynadı. TSYD kupasındaki maç 1-1 bitti. Bu maçta alınan cezalarla seyircisiz oynanan ilk maçı Göztepe Faruk’un golüyle 1-0 kazandı. Son maçta ise Göztepe 2-0 öne geçmesine rağmen, Kuddusi Müftüoğlu'nun sahada, polisin ve İzmir siyasilerinin tribünde yaptıklarına karşı koyamayıp, 5-2 mağlup oldu.
***
O sezon Göztepe yedi maç ceza aldı. Bunlardan biri bir önceki sezonun son maçı Fb karşılaşmasından yadigardı. Üçü sezon öncesi oynanan ve berabere biten TSYD kupası maçından sekmişti. Diğer üçü de 8 Şubat 2004 tarihinde oynanan son Ksk-Göztepe maçından miras kalmıştı. O yedi maç ceza alınmasaydı yine de küme düşülür müydü? Kim bilir?
***
Göztepe-Ksk rekabeti kimilerine göre ezeli rekabet... Ezeli kelimesi burada ne kadar doğru tartışılır olsa da şiddeti büyük bir rekabet. 1980 öncesinde pek de esamesi okunmayan bu rekabet, o sezon yerel basının da gazıyla 80.000 kişilk ikinci lig derbisi ile başlayıp, 2004’e kadar geldi. O sene Göztepe’ye altı maç ceza ve küme düşmeye mal olup, yedi sezonluk es verdi... Göztepe'nin küllerinden doğmasıyla başlayan sürecin ardından da bugünlere gelindi. Olay basketbol ve voleybol sahalarında da şiddetini korudu.

***

Rekabetin şiddetini nasıl ölçelim? Türkiye’de futbolda rekabet denince akla ik Fb-Gs rekabeti gelir. Geçenlerde Bağdat Caddesi’ne yolum düştü. Orada Gsstore gördüm. Şaşırmadım desem yalan olur. Güzelyalı’da Ksk store açsa ya da tersi sonu nice olurdu? Olayın şiddeti işte bu kadar... Başka ne kadar? Rakibine sela okutacak, lokma döktürecek, tabut yüzdürecek, adam yaralayacak kadar...

***

Bu rekabetten kim ne kazandı? Göztepe'ye tek faydası oldu. Takımın İstanbul takımları ile rekabet edemediği süreçlerde taraftarını bir miktar diri tutmasına yaradı. 100 yıllık tarihinde ulusal düzeyde tek bir kupası olmasa da, Ksk'de de Göztepe sayesinde azımsanmayacak bir futbol taraftarı kitlesi oluştu. Ksk de Göztepe sayesinde varolan kitlesini diri tuttu, çoğalttı. İki takım da bolca ceza aldı. Bu cezalar nedeniyle 2003-04 sezonunda diğer takımlar yerine Göztepe düştü. İki takımın adı dünya derbileri arasına girdi. 1997 öncesi dönemlerde iki takım birbirini yerken, başkaları aradan sıyrıldı. İki takımın da taraftarı birbirini kovalarken, kahve-çarşı basarken,  iki takım da holiganizm ile anılır oldu. İzmir'de her iki takımın da hinterlandında hatırı sayılır sayıda İzmirli olup da, İstanbul takımı tutan bir kitle oluştu... Göztepe'de Karşıyakalı, Karşıyaka'da Göztepeli rahat edemezken, üçlü oligarşi ve taraftarları kazandı.

***

Cumartesi saat 20:30'da Atatürk Stadı'nda rekabette yeni bir sayfa açılacak. İki takımın da kadrosunu büyük oranda yenilediği uzamış sezon arasının ardından, Şubat 2004'ün 7.5 sene sonrasında vuslat zamanı... İki takım da ilk hafta mağlup... Teknik direktörler stresli... Taraftarlar hararetle maçı bekliyor. Pankartlar, sloganlar...Hazırlıklar hummalı...

***

Dilerim yedi sene sonra gelen bu maçın keyfi çıkarılır.  Dilerim doping ve şike kelimelerinin anılmadığı, hakem ya da emniyet ile ilgili rezaletlerin konuşulmayacağı bir maç olur. Dilerim yalnızca futbol konuşulur... Dilerim iki taraftar grubu da birbirini çileden çıkartacak işler yapmazlar. Dilerim Pazar akşamı için "İzmir'den istenmeyen görüntüler..." demek için ellerini ovuşturmakta olan İstanbul tvlerinin editörleri avuçlarını yalarlar. Dilerim kimse yaralanmaz, kimsenin burnu kanamaz, dilim varmıyor ama kimse ölmez. Dilerim Göztepeliler ve Kskliler kendilerine ayrılan yerleri doldurur ve tüm Türkiye'ye "futbol üçlü oligarşiden ibaret değildir." mesajı verilir. Dilerim her iki takım açısından da kaybedilen yalnızca puanlar olur, para-saha kapatma cezaları değil... Dilerim taraftarlar birbirlerine küfür ettikçe alacakları cezalarla ancak her iki takımın rakiplerinin kazanacağını kafalarında tutabilirler ve öfkelerine hakim olabilirler. Dilerim şans Göztepe'mizden yana olur, seyirci avantajını kullanarak kazanır ve o gece dünyanın heryerindeki Göztepeliler yıllar sonra tam olmasa da biraz daha huzurlu bir uyku uyurlar. Dilerim sene sonunda her iki takım da Süperlig'e çıkar, kazanan İzmir olur ve böylelikle bir sene sonra birbirlerini yemek yerine üçlü oligarşi ile rekabet ederler...

***

Herşey sadece Göztepemiz için...

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Herşey hayal etmekle başlar... Bundan onbir sene önce başlattğımız Göztepelist yolculuğunda inişli çıkışlar sportif başarıda hayatımızdan hiç eksik olmadı. Bu engebeli ve uzun seyahat esnasında yaşamımızın değişmez cümlelerinin başında 1925'de kurulmuş kulübümüzün tek bir taşınmazı olmadığı gerçeği geliyordu.

11 senelik sürede hayal ettiklerimizin çoğunu gerçekleştirdik. Bu süre zarfında kısıtlı camiamızı geliştirmek için, sosyolojik yapıyı destekleyebilmek için elimizden geleni yaptık. Göztepe camiasına pekçok kişiyi-kurumu kattık, katışmasına el ayak, önder olduk. Ortaya çıkardığımız sosyolojik yapınn bir kısmını dernekleştirerek Göztepe camiası için 85 senelik kaderi değiştirdik.

Gerçekleştiremediğimiz aldığımız arazinin tesis yapılarak değerlendirilmesini sağlamak oldu. Başkanımız İmam Altınbaş ve görevlendirdiklerinin İzmirspor tesislerine yatırım yapmayı rasyonel bulup, Göztepelilerin aldığı araziye dokunmamaları, takımın İzmirspor tesislerine sığınmacı gibi gidip, duşunu bile alamadan geri dönmesi gibi bir tabloyu tercih etmelerini anlamak mümkün olmadı... Dördüncü Altınbaş yılı dolarken başka farklı bir arazi de alınmış ya da elde edilmiş değil henüz. Ne yazık ki gerçek bu...

Bizim önümüzdeyse araziye tesisi kendi kendimize yapmak, yeni arazi almaya çalışmak ya da mevcut araziyi başka şekilde değerlendirmeye çalışmak mesela imara açtırmaya çalışmak ya da kolej yapmaya çabalamak gibi seçenekler var.

Kendi tesisimizi kendi kendimize yapmak en güzel çözüm olmakla beraber anahtarıyla beraber vereceğimiz tesisin de kullanılıp, kullanılmayacağından emin olmak zor.

Yeni arazi almaya çalışmak??? Bu arazi kulüp tarafından değerlendirilseydi, kolonileşmeyi devam ettirmek açısından mükemmel bir yeni hedef olurdu. Lakin böyle bir durum mevcut olmadığından mantıklı bir seçenek olarak gözükmüyor.

Araziyi imara açtırmaya çalışıp, satıp yeni bir arazi alıp üzerine tesis ya da başka birşeyi kendi kaynaklarımızla yapmaksa başka bir seçenek.

Arazinin değerlendirilebileceği başka bir seçenek ise kolej... Göztepe Koleji... Camiamızın bekasını sağlamak için, Göztepeli gelecek nesiller için kulağa hoş gelen bir seçenek. Bizden önce büyüklerimizin  de, bizim zamanımızda da dillerden düşmeyen eğitim kurumu Göztepe Koleji. Kulağa hoş geliyor. Tarihin akışı gereği birgün mutlaka olacak. Bu arazi olması için önemli bir şartı yerine getirebilir. Kimsenin kimseyi elleyemeyeceği sonsuza dek Göztepelilerin yeni Göztepelilerin, eğitimli yeni Göztepelilerin eğitileceği bir kurum. Olabilir mi? Yönetim destek verirse bir-iki sene içinde vermezse de hayatını isyana vakfedenlerin ortak çabalarıyla beş-onsenelik bir süreçte olamaması için bir neden bence yok.

 

Hepimizin çaba göstermeye can atacağı yeni bir hedef derneğimizin üyelerinin motivasyonunu da artıracaktır. Yönetimin el vermesi hem camiayı oluşturmada, biraraya gelmede, yek olmada katalizör görevi görecek, hem de süreci kısaltacaktır. Dernek açısından ise üyelerin önüne konabilecek  mantıklı-ulaşılabilir yeni bir hedef olacaktır.

Bugüne kadar yaptıklarımız önce hayal ederek, ardından isteyerek başladı ve devam ederek bugünleri etti.  "Herşey sadece Göztepemiz için!" cümlesini düsturumuz kabul ederek, tarihsel görevlerimizi başarıyla yerine getirdik. Teker teker...

Sevgili Göztepeliler, Göztepe'yi karşılıksız sevenler, Göztepe'ye hiçbir şey beklemeden emek-para-zaman-sevgi verenler onu yüceltmeye adanmışlar! Birgün çoluğumuzu, çocuğumuzu, onların çoluk çocuğunu, geleceğin Göztepelilerini gönderecek, birarada eğitecek, camiamızı yüceltecek bir eğitim kurumumuz olsun mu? Lütfen düşünelim...

Oğuz Reşat Sipahi
http://www.sipahi.tk

"Futbolda istikrar önemlidir... Biz istikrardan yanayız...Scout ekibimiz dünyanın pekçok yerinde futbolcu aramaya devam ediyor...Transfer listemiz hazır..." Bunlar Ali Gültiken, Özcan Kızıltan ve kulübümüzü yönetenlerden duyduğumuz veciz cümlelerdi sezonun sonuna doğru ve sonrasında...

Herhangi bir meslekte çağın doğrularını ne kadar çok bilip-uygulayabiliyorsanız o kadar iyi noktalara gelirsiniz.

Futbolda kadronuzun yarısından fazlasını değiştirmek süreklilik ve birlikte oynamaktan gelen avantajları azaltan bir karar. Bunu Ali Gültiken, ona topun yönetimini bırakan Başkan İmam Altınbaş ve Özcan Kızıltan da biliyor... Biliyor da ne yapıyorlar? Geçen senenin en önemli futbolcularından Tayfun Özkan gitti, yedekleri kaldı. Şampiyonluk maçı Çankırı Belediyespor karşılaşmasının onbirinden beraberlikle biten hazırlık maçlarının onbirlerine yadigar kalan 2-3 kişi gözüküyor... New York'taki kelebek kanadını çırptığında, dünyanın öbür tarafında değişiklikler meydana geliyorsa, yapılan tüm bu kadro değişiklikleri de elbet bir takım değişiklikler yaratacak.

Bu paragrafta yüklemi gelecek zaman şeklinde biten cümleler konusunda dilerim yanılırım. Bununla birlikte olanların anlamı nedir? Yine silbaştan yapıldı..."İstikrar" Türk Dil Kurumu sözlüğünde sevdiğimiz, telaffuz etmekten hoşlandığımız lakin uygulamaktan hazzetmediğimiz, bünyeye ters gelen bir kavram olma durumunu korudu. Göztepe taraftarına, "Siz çok sevin, biz başka takıma şutlayalım ama yedeklerini değil..." mesajı bir kez daha verildi. Bankasya Liginde Göztepe'ye psikolojik üstünlük sağlayacak bir transfer politikası izlenmedi. Dillere destan Scout ekibimizden ilk etap kamp bitmesine rağmen tek yabancı transfer çıkmadı. İlk altı-sekiz hafta sıkıntılı olacak. Sıkıntı çok olur, fikstür ters gider, iç sahadaki alışma döneminde olumsuz sonuçlar çok olursa, taraftar muhtemelen tepki verecek.  Bir ihtimal en zayıf halka teknik direktörden başlayan istifalar olacak. Yeni bir teknik direktör, kendi kurmadığı kadroyla başbaşa kalabilecek, bu da ara transferde br daha silbaştan olasılığı yaratacak.

Bu arada kendi yanlışlarını, şampiyon olmuş voleybol takımını ligden çekmek, amatörden ve 2b'den o kadar para harcayıp çıkamamak dahil affedenler, destek isteyenler herkes kadar zam almayınca isyan eden İlyas Ağabey'e o yüce gönlü henüz gösteremedi.

Vaziyet budur. Dilerim öngörülerim yanılır. Umarım fikstür kötü denk gelmez, teknik kadro yeni malzemelerden yine iyi bir aşure çıkarmayı başarır ve son 50 senede Göztepe'de iki sezonu ardı ardına bitirebilen bir teknik direktörümüz daha olur.

Herşey sadece Göztepemiz için...

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Göztepe’nin şampiyonluğunu basın ile birlikte değerlendirmek akıllıca düşünülmüş, takdire şayan, hoş bir organizasyondu. Yenigün üzerinden katıldığım bu güzel şampiyonluk kahvaltısına  Göztepe ailesinin muhabiri, yorumcusu ve televizyoncusu Çağatay Çağlar ve yine Yenigün’den çoğu zaman bir günde o kadar yazıyı nasıl çıkarttığını anlamakta zorluk çektiğim Erşan Yetişir ile gittim.

Toplantı öncesi sohbette Başkan İmam Altınbaş yorgun gözükmekle birlikte şampiyonluk sevinci yüzünden okunuyordu. Yine de toplantı ilerledikçe açıldı.

Toplantıda Başkan Altınbaş, önce basın mensuplarının bu seneki performans ile ilgili görüşlerini ve gelecek sene ile ilgili önerilerini aldı. Bu yaklaşık 150 dklık sürecin ardından 30 dklık süreçte Serdar Samur, Ali Gültiken ve Başkan İmam Altınbaş sorulara yanıt verdi.

Basın Mensuplarının eleştirileri tesisleşememe sıkıntısı, amatör branşlardaki atalet, kulüpten haber almadaki sıkıntılar, kurumsallaşmanın zaman zaman bürokratikleşme düzeyine gelmesi, altyapıya yeterince önem verilmemesi ve kulüp üyeliği meselesine dört senedir bir çözüm getirilememesi üzerine yoğunlaştı.

Toplantıdan önemli anekdotlar bence şunlardı:
Bu ligin farklı bir lig olduğu, gerçek sınavın bu sene olacağı, fazla yıpranmadan, şampiyonluğa oynayacak değil, kolaylıkla şampiyon olacak daha çok üst (süperlig) oyuncularından oluşan oyunculardan kurulu bir takımın daha etkili olacağı üzerinde duruldu. Bu bağlamda rekabetin en kısa sürede yerel takımlardan kurtularak üçlü oligarşi düzeyine çekilmesinin, boşa geçen bir senenin maliyetinin 6-7 milyon usd olacağı belirtildi
Böyle bir kadronun iç sahada başarısızlık yüzdesini azaltacağı ve teknik direktör istikrarını kolaylaştıracağını belirttik. Bunla ilgili önerilerden önemli biri bu ligde takımları hoca değiştirmeden sezon bitiremediği, duruma göre ikinci tercihin sağlam olması gerektiğiydi.
***
Toplantı sonunda transfer ile ilgili yurt içi ve dışından üst ve alt liglerden çeşitli seçeneklerin değerlendirileceğini, giden kadar sayıda ve daha yüksek kalitede futbolcular alınacağı belirtildi.
***
Tesis ile ilgili sürecin devam ettiğini ama sürecin yavaş ilerlediği belirtildi. Bunakarşı özellikle tesis ve stad konusunda siyasilere baskı desteği istendi.
***
GHD arazisine tesise bir yıldır yanaşılmaması üzerine, uygun şartlar oluşursa,  oraya kolej yapımına destek verir misiniz?” sorumuza direkt “evet” ya da “hayır” değil “değerlendirilebilir” şeklinde yanıt geldi Başkan’dan
***
Ksk maçlarında 2003-04 sezonunda altı maç ceza alındığı bu sene Ksk açlarında can ve mal kaybı azaltılması için duruma göre maçların tek tarafın seyircisi ile oynanması dahil her türlü önlemin alınması gerektiği üzerinde duruldu. Başkan Altınbaş holiganizme karşı olduğu yönünde açıklamalar yaptı.
***
Basın mensuplarından ve taraftardan özellikle yerel yönetimlerin desteği açısından yardım istendi.
***
Başkan İmam Altınbaş’ı bir kez daha 14 Haziran'a davet ettik.
***
Göztepe'nin spor kulübü özelliğine en kısa sürede dönmesi gerektiği belirtildi ama başkan Altınbaş tarafından Süperlig'e çıkmadan diğer branşlara fazla yatırım yapılmayacağı beyan edildi.
***
Atatürk stadının kiralanması ve yerel medya ile daha iyi ilişki kurulması gerektiği duruma göre bir tv kanalı almanın düşünülmesi üzerinde öneriler oldu. Gültiken sene boyunca takımı steril tutmaya çalıştıklarını, bunu başardıklarını ve bu sene de yapacaklarını belirterek basının haber için çabalamaya devam edeceğini belirtti.
***
Kulüp üyeliklerine gelecek paranın 40 milyon tllik borca ??? gitmesi sorunu nedeniyle kulüp üyeliklerini açamadıklarını belirten yönetime borcun nereden geldiği soruldu. (Birgün?) Açıklanacağı belirtildi. Üçlü oligarşi kulüplerinin de borcu var, Kulübün borcu varsa da aidatlar ile azar azar ödenir önermesine -doyurucu rasyonel- bir cevap verilmedi. Başkan “Üç vakte kadar bu sorunu çözeceğiz.” dedi. Benim aklıma gelen ise “Tüm vakitler üçe bölünebilir.” oldu.
***
Toplantının sonunda Başkan Altınbaş’ın basın mensupları ile iki ayda yk benzeri icraya yönelik de etkisi olabilecek ??? toplantılar düzenleme fikri hoştu ama Başkan herkesten maaşın yarısını da istemeyi şart koştu :---)
***
Buldozer Fevzi Zemzem’in altyapıda demonstrasyon özelliği yüksek hocalar olması gerektiği ve futbolcuların ek çalışma yapması gerektiği önerileri oldukça mantıklıydı.
***
Yaklaşık üç saatlik toplantıda yeni fazla bir şey duymamamıza rağmen diyalogu ve devam ettirme vaadini iyi niyetli bir girişim olarak görüyorum. Umarım hem tesis, hem de kulüp üyeliği meselesi başta olmak üzere sorunlar tez zamanda ya da Başkan Altınbaş’ın deyimiyle -ömrümüzün yeteceği- üç vakitte çözülür… Çözülür ki biz de daha öte konuları tartışmaya başlarız.

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter