2005-2006 Sezonu

Hak ediyorlar...
Erhan Hartaç
Ne desek, ne yapsak az bu çocuklara. Amatörce oynayıp, profesyonelce kazanan bu takımı, ligde henüz bir yere oturtamadık ama, onlar kendilerini spor kamuoyu karşısında iyi bir yere oturttular. Biraz sıksalar, neredeyse, "Şampiyonluk" sözcüğünü bile ağızlara alınır hale getirecekler. Gerçi tılsımı güçlü o kelime, cansiperane oynayan bu çocuklar için, "Ağır bir fatura" anlamına gelir ama, gel de düşünme...
Hafta içinde bu kadar olanaksızlıklar yaşayan, sıkıntı içinde "Dar gelirli memur" gibi hesap kitap yapan bu gençler sahaya çıkınca o kadar iyi konsantre oluyorlar ki, ağızlarda bıraktıkları tat uzun süre etkisini koruyor.
Başkanının kim olduğu sorgulanan genç ve yeni ismine karşı onur mücadelesi veren bu çocukların ilk günden beri takdir ediyoruz. Ama üst üste aldıkları bu başarılar karşısında verdikleri mücadele için "Alkış" istemeleri en doğal hakları herhalde. Camianın bu çocuklara destekçi olma zamanı geldi de geçiyor bile. Çünkü, çoğumuzdan fazla' Göztepeli olan bu gençlere artık Göztepe forması yakışıyor. Açıkça söyleyeyim, çok daha önce havlu atacaklarını, bir çok takımdan darbe yiyeceklerini düşünüyordum. Bu kadar sıkıntı içinde fazlasını beklemek hayalcilik olurdu. Ama, keşke hayal et-seymişiz, yakışırmış. Bu arada, Altan hocama da birkaç sözüm olacak. Geçtiğimiz haftalarda sonuna kadar destekçisi olduğumu söylemiştim. Sen de birçok şeyi hak ediyorsun hocam. Antrenörlük hayatın boyunca Göztepe'de yaşadığın bu günleri asla unutamayacağını düşünüyorum. Fatih Terim'in Göztepe'de antrenör olduktan, sonra "Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü "ne getirildiğini hatırlatmak isterim sana. Senin de unlun açık, inan bana. Pembe bulutlar
Halil Kiraz
Biz Göztepeliler aylarca "Çile bülbülüm çile" şarkısı söyledik. Takım parasız, pulsuz, dolayısiyle moralsizdi. İdman boykotları sonucu, "Bu takım sezonu nasıl çıkarır ?" endişesi vardı. Üstüne üstlük bu perişan hale rağmen, "Gitmeyiz" diye direten başkan ve yöneticiler. Ve A.Ordu maçıyla başlayan patlama. Firat Yiğit'in başkanlığa getirilmesiyle camiada oluşan iyimser hava, küskün taraftarların statlara koşması. Son Aliağa deplasman zaferi ve Nilüfer net galibiyeti. Göz-Göz basamakları üçer üçer tırmanıyor. Zirveye gidebilir mi, bilemem. Ama gittikleri yol açık ve ferah. Üç puanlık sistemde niye umutlanılmasın ? Yeter ki bu genç çocuklara üzerimize düşen görevleri yapalım, karınlarını doyuralım, sonra başarı bekleyelim. Göztepe, dün ilk yarıda beklenen futbolu sergileyemedi. Nilüfer iyi bir rakipti. Ama kalesinde başarılı olan Serhat, Özkan kumandasındaki defans rakibe gol şansı vermedi. İkinci yarıda bambaşka bir Göztepe izledik. Celal'in frikikten attığı harika gol takımı şahlandırdı, maç güzelleşti. Top bir o kalede bir bu kalede görüldü. Nilüfer bir puan için saldırdı, Göztepe de galibiyet garantisi ikinci gol için. Çok çalışan, pozisyonlarda egoist davranan ama şahane bir gole imza Enver'i kutluyor, ayrıca küçük bir dilekte bulunuyorum: "Kendini tamamen oyuna ver, hakemle, rakiple uğraşmayı bırak. Bak uğraşmadığın zaman nasıl başarılı olduğunu kendin de görüyorsun. Altan hocam; bu takımı buraya kadar getirdin ya, helal olsun. Ve muhteşem taraftar. Sizleri yere göğe sığdırma imkanım yok