2005-2006 Sezonu

Atatürk Stadı'nda zengin ve yoksul Bülent Buda Bir yanda topuyla, tüfeğiyle, füzesiyle tam doonanımlı mekanize bir birlik. Diğer yanda eline geçirebildiği aygıtlarla kuşatmayı yarmaya çalışan idealist gerillalar. Bir yanda sınırsız kaynakla "su sıcak, sabun komili" ortamında keyif sürenler, öte yanda soğuyan suyunu ısıtacak yakıtı bulamayan yetersiz beslenme ile sindirim sorunu yaşayanlar. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne aykırı bir durum var ortada. Buram buram eşitsizlik kokuyor. Yani bir yanda zengin öte yanda yoksul... Göztepe'nin genç ayakları iki yıldır oradan oraya savruluyorlar. Yaşadıkları öyle orta ölçekli fırtına değil. Bir tür tsunami. Kaslarındaki var olan gücü son kırıntısına değin kullanarak savaşım veriyorlar. Ve maç başlıyor... Göztepe'nin oyun kurgusu açık ve belirgin. O var olan kas gücünü ekonomik kullanmanın ince örneklerini sergiliyorlar. Savunma dörtlüsünün orta ikilisi Erdi ile Özkan şaşmayan biçimde iletişim içindeler. Kademe anlayışında kusursuzlar. Hücumcu karakterli Süleyman fazla çıkmıyor, oynadığı alanda açık vermiyor. Gökhan, savunma önünde her zaman olduğu gibi istekli ve hevesli. Metin, Ufuk, Celal orta alanda dengeli paylaşımla rakibin hızlı çıkışlarına izin vermiyor. Elbette bu anlayışta, gol bölgelerinde çoğalma ve pozisyon sorunları yaşanıyor. Anlaşılabilen bir durum bu. Ders olacak nitelikte Göztepeli genç adamlar bu kurguyu 44 dakika canlı ve diri yaşamda tuttular. Bu dakikaya kadar liderin rahatsız edici sıkıntı oluşturacak tek pozisyonu yok. Görünen ilk yarıda iki tarafında eşitliği bozamayacağı biçimindeydi. Bu yargıyı yanıltan konuk takımdan 7 No'lu Yusuf Güney oldu. 20 metre civarında önü boşaldı ve vurdu. Kaleci Erdinç biraz öndeydi. Uzandı ama topa ulaşamadı. Gol... İkinci yarı Göztepeli futbolcular yitirecek bir şeyi kalmayanların dışa vurumunu sergiliyorlardı. Artık rakibi hırpalama, çökertme zamanıydı. Sarı Kırmızılı yürekli adamlar, güçlerinin sınırlarını zorlamaya başladılar. Dakika 57'de Celal sahne aldı. Yaklaşık 35 metreden sol ayağının muhteşem yeteneğini sergilerken yaptığı vuruş, futbol literatüründe ders olacak nitelikteydi. Maç öncesi koşullar eşit değildi. Maç bitiminde skor tabelasını gösteren rakamlarda eşitlik vardı. Bu da Göztepeli futbolcuların ne denli onurlu bir yarışma çıkardıklarının göstergesiydi. Onlar alınlarından öpülecek insanlar.