Bir kuş düşünün “kanat”ları kırılmış, yerde çırpınıyor. Uçmak istiyor ama uçamıyor. En büyük düşmanı aç “kedi”ler etrafını sarmış. Ne çırpınmasına, ne de uçmasına izin veriyor. İşte Göztepe-Lüleburgaz maçının kısa özeti budur bana göre… Sağda Emir, solda Bulut yok. Tayfur Emre ve M.Akif hasta hasta maça çıkıyor. Zaten tek forvetle “kanat”sız kazanmak da imkânsız. Rakip seni iyi analiz etmiş. Lüleburgaz takımı canlı, istikrarlı ama gol yollarında beceriksiz. Göztepe’de ise orta sahada tek çalışan yine “cengâver” Ferhat. Hal böyle olunca teknik heyet, 3 haftadır sakat olan Recep’i 2.yarı başında hemen oyuna alıyor. Yakaladığı 2 pozisyon var. Onları da değerlendirememesi tamamen aşırı heyecanı yüzünden. Ali Mumcu’nun top tekniği tartışılmaz. Ancak oyuna katkısı sadece duran toplar ve şutları. Bunun dışında, o da oyunda yok. Defansta Evren’in yokluğu Eriş, Burak ve Alpaslan’ın koordinasyonsuzluğu göze çarpanlar. 2 haftada bir gol attıran ve atan Fatih’in ise ilk 11’de oynayamayacak kadar hazır olmaması. Sonradan oyuna giren İbrahim ise uzun forvetin arasında yok oldu gitti. Rıdvan’ın da ön libero da denenmesi bana göre takım için faydalı. Ancak “kanat” sız Göztepe gol atamaz. Nitekim bunu Emir’in sonradan oyuna girmesiyle bir kez daha gördük. İki pası 2 pozisyon oluşturdu. Takım genel olarak eksik, kötü görünse de bana göre bu maçtan alınan bir puana şükür etmek lazım. Çünkü rakip, beraberliğe değil kazanmaya gelmiş bir takımdı. Diri, koşan bir ekip. Ligdeki yeri kimseyi aldatmasın…
Alın işte maç yine Perşembe günü. 2500 biletli taraftar tribünlerde. Soğuk, moğuk dinlemeden yine 90 dakika boyunca takımlarının yanında oldular. Bu taraftara üzülmek yakışmıyor. Ama onlarda benim gibi alışıklar. Üzülseler de, yenilseler de yine tribünlerde yerini aldılar. Helal olsun bir kaz daha onlara. Göztepe taraftarı her zaman için “gerçek” şampiyondur…