Ahmet Talimciler-Taraf
Yaşanan gelişmelerden ders almamakta ısrar eden yapımız nedeniyle her defasında aynı şeyleri yaşamaya devam ediyoruz. Şiddet dilini bir türlü terk etmeyen siyasetçilerimizden tutun da kulüp başkanlarına kadar aynı görüntüleri izlemek zorunda kalıyoruz. Ülke olarak farklı bir anlayışı hayata geçirmeye, her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. Ancak işler hiç de olmasını temenni ettiğimiz gibi gitmiyor ve ne yazık ki gidecek gibi de gözükmüyor!
Meclis’te görüşülen iç güvenlik yasa tasarısının yarattığı gerginliğin yansımaları başta üniversiteler olmak üzere tüm ülkede hissediliyor. Taraftarlar da yapılacak olan düzenlemeler sonrasında kendilerinin de potansiyel suçlu konumuna indirgeneceklerinden endişe içerisindeler. Taraftar Hakları Derneği tribünlerde daha fazla özgürlük ve demokrasi talep ettiklerini belirttikleri bildirileri ile tartışmaya müdahil oldu.
Farklı toplumsal grupların ilerleyen aşamalarda gündelik hayatlarını sürdürmede karşı karşıya kalabilecekleri gelişmeler ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirmeleri ve görüş bildirmeleri demokratik yapılarda istenen gelişmelerdir. Bu sayede oluşabilecek problemler hususunda ortak aklın yaratılması ve sıkıntıların önüne geçilmesi sağlanabilir. Bu tarz yaklaşımlar bizim siyaset geleneğimizde makbul olarak görülmez ve genelde gücü elinde tutanların kararlarının hayata geçirilmesinin önünü açacak: ne olursa olsun bu düzenlemeler çıkacaktır, ifadeleri kullanılır.
Futbol Federasyonu’nun gerek taraftarlara gerekse de kulüplere yönelik uygulamaları hız kesmeden devam ediyor. Passolig uygulamasına rağmen her hafta tribün kapatmaların devam ettiği gerçeği önümüzde durmaya ve taraftarların stadyumlardan uzaklaşmasına vesile olmayı sürdürüyor. Tüm cezai yaptırımlara karşın başta kulüp yöneticileri olmak üzere futbol içindeki unsurların söylem ve eylemleri hız kesmeden gündemi belirliyor. Balıkesir spor kulübünün üç yöneticisine toplam 3 yıl 2 ay hak mahrumiyeti ile 715 bin lira para cezası verildi. Son bir ay içerisinde önce Trabzonspor kulübü başkanının maçın hakemine telefon açması ardından Balıkesirspor kulübü başkanının alkol muayenesi talep etmesinin yarattığı tahribat üzerinde durduk. Son örnek ise Fenerbahçe kulübü başkanının hakem Özgür Yankaya’nın bir daha Fenerbahçe stadyumuna girerse çıkamayacağı şeklindeki açıklamaları oldu. Kendi takımının haklarını koruduklarını ileri süren kulüp yönetimlerinin, ülke futbolunda ve sporunda yarattığı tahribatın boyutları her geçen gün biraz daha fazla artmaktadır. Kulüplerin aynı zamanda ülkenin önde gelen sosyal birer kurumları oldukları gerçeğini her defasında es geçen ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmeyen zihniyet yapıları ile sadece para cezası- hak mahrumiyeti gibi uygulamalarla mücadele edemezsiniz. Çok daha köklü ve samimi uygulamaları hayata geçirmek zorundayız. Aksi takdirde 19 yaşındaki bir sporcuya atılan tokat için verilen 75 bin liralık cezaya itiraz eden zihniyetlerle daha çok karşılaşmaya devam edersiniz. Birkaç hafta önce Arda Turan’ın hakeme ayakkabı fırlatması olayına Atletico Madrid kulübü yönetiminin ve taraftarlarının bakış açısının ne kadar farklı olduğunu vurgulamıştık. Bizim takımımız, bizim adamımız ya da bizim davamız üzerinden giderek yapılan ayrımların bu ülkeye gerek insani boyutta gerekse de maddi boyutta fazlasıyla pahalıya mal olduğunu idrak edemediğimiz sürece yaşananları “bu kadar da olmaz artık” diyerek izlemeye devam ederiz.