Televizyon karşısında ayakta ve stresli bir 90 dakikanın ardından derin bir nefes alıp, koltuğun üstüne yığılıp kalıp ancak bir süre sonra kendine gelebilen Göztepelilere geçmiş olsun...

***

 Değişik bir maç oldu Trabzonspor maçı. Göztepe'miz yenilse düşme hattında olma olasılığı az değildi. Sonuçta son iki hafta yanımızda olmayan "fitbol" şansı yanmızdaydı ve bizim ligde kalmamız ya da -oldukça düşük olasılıklı daha üst sıralar- açısından çok kritik bir 90 dakika ve üç puan idi....

 *** 

Trabzon maçı öncesi beklentim 15 maçtır herkesten gol yedikleri için Göztepe'mizden de yemeleri ya da atmamızdı... Attık da... Önce atarsak da, geçen sezondan beri olduğu gibi kazanma olasılığımız çok yüksekti (son 44 lig maçıdır %100)... Çok şükür olabilecek en iyi senaryo oldu hem onlardan önce attık hem de ve dolayısıyla yemedik ve kazandık. "Bu hafta Beto affettirmek için çok iyi oynar  muhtemelen..." beklentimi de karşıladı sürpriz olmayan bir şekilde Beton moduna geri dönerek... Zaten Beto artı performansı olmadan takımın puan alması çok zor oluyor. Takım on maçın beşinde gol yemedi bu arada. 

 ***

Hakemle devam edelim. Hakem Fırat Aydınus dediklerinde pek çok Türk futbolsever gibi oyuna kime karşı/kimin tarafına müdahale etmesi için görevlendirildi endişesi taşıyorum. Maç sonucuna etki etmeden bitirdiği 90 dakika çok az. Hakem sistemi bu maç nötr değil lehimizeydi (Sörloth'a harekete penaltı, Jerome'un Sosa'ya hareketine kırmızı kart verse diyecek bir şey yoktu). Buna karşı hakem sistemi geçen hafta bize berbattı. Doğal olarak camia olarak ağladık... Hakem sisteminin kendilerince geçen haftayı tolere etmiş olabileceğini düşünüyorum... Hakemler oyuna müdahale edeceklerse böyle gri pozisyonlar (Jerome Sosa'nın bileğine basmasına bir hafta önce Quaresma yaptığında da sarı kart verdi hakem, Poko-Castro yaptığında kırmızı kart görme olasılıkları yüksekti-penaltı pozisyonu bir açıdan baktığında birşey yok gibi diğer açıdan baktığında penaltı gibi). Trabzonspor maçı sonrası da onlar doğal olarak çok ağladı. Canı yanan ağlıyor. Son üç hafta perspektifinden bakarsak lehte ve aleyhte hakem hatalarıyla üç puan aldık, ortalama bir puan alırken teknik direktörümüzden olduk. Gelecek hafta hakem konuşmayacağımız bir maç olur dilerim... Buna karşı beraberlik ya da mağlubiyetimize programlı mı diye endişelenmiyor değilim bu haftanın ağlayanlarından birinin de Malatya olması nedeniyle....

 ***

 Trabzon genelde maça tempo ile başlayan, gol yiyince de tempo artıran bir takım. Takımımızın gayreti ve biraz da şansımıza ilk devre ve maçin genelinde 45-60. dakikalar dışında pek tempo yapmadılar/yapamadılar. İlk devre golden aonra bile tempo yapamadılar ki buna çok şaşırdım. Nwakaemeleri de ki bence en etkili adamları neyse ki çok etkili değildi. Sağbeklerimizin performansı nedeniyle içe kat etmek zorunda kaldı ve orada da pek iş yapamadı. 

***

Takıma gelirsek maçın tamamında takımın tamamı oldukça iyiydi. Geçen haftanın negatif kahramanı Beto en az 4-5 net pozisyon kurtardı. Gassama çıkana kadar hem defansif hem ofansif üst düzeydi ve geçen sezondan beri ilk asistini yaptı.  Gassama Sörloth'larını efsane kesti ilk devre buldukları en net pozisyonda. Umarım sakatlığı ciddi değildir. Jerome maç boyu çok istekliydi rakibin Hüseyin'inin de etkisiyle golünü attı ki Hüseyin gol vuruşu sırasında 8-10 metre uzaktaydı Jerome'dan. Murat Paluli oynadığı dakikalarda fena performans çıkarmadı ama prese kaşı bocaladığı anlar oldu. Titi-Alparslan-Berkan oldukça iyiydiler. Titi penaltı pozisyonunda hatalıydı ve bu iki puana neden olabilirdi. Mossoro oyunu soğutma ve takımı rahatlatma konsunda çok başarılıydı zaten o yorulunca takımda zorlanmaya başladı sahasından çıkarken.... Mossoro'nun cezası üzerine ki ben neden kart gördüğünü anlayamadım, "Mossoro yerine kim oynayacak?" haftanın sorusu olacak. Yalçın nasıl olur merak etmiyor değilim pek çok Göztepeli gibi... Halil ileri geri çok gitti geldi ama Jerome ile ara ara iyi anlaşırken ara ara anlaşamadılar. Halil'in yerinde olsam Mossoro (bence takımda pozisyona göre en uygun kararı alma açısından en iyi o) ile maç kaydını önüme alır, son vuruşta sen olsan ne yapardın analizi yapardım. 

 ***

Bir not Malatya dün iki golü de orta/kornerden gelen topları sektirip de yedi. İki gol de ikinci top golü

***

Sonuç olarak saçma bir lig var 10. haftada liderle 15. sıra arasında 8 puan fark var. Alınacak her puan çok kritik. Hakem faciası olmazsa, takım bu oyun cidiyetini maç boyu gösterirse Malatya maçında puan ya da puanlar imkansız olmasa gerek.

***

Yazının ikinci bölümü şimdi kimle devam etmeli?

Pek çok Göztepeli gibi (Göztepelist'te yaptığımız ankette 1125 kişinin %65'i istifa kararını yanlış bulmuştu) Bence de Tamer Tuna ile... Tamer Tuna da eleştirilere daha az duyarlı olmalı... Evet bu imkansız gibi biliyorum. 

***

Sivas Belediyespor ve Trabzonspor maçı sonrasında, barbuttaki gibi risk almayı seven Başkan Sepil,  Suat Arıcan Hoca'ya Malatya maçında da şans verir diye düşünüyordum ki... Suat Arıcan hayatının önemli bir kısmını Göztepe çatısı altında geçirmiş biri. İkinci bir Fedai denemesi olabilir pek çok Göztepeliye göre. Göztepelist'teki ankette 1009'dan %76'sı "iki seçenek kalsa İlhan Palut ve Suat Arıcan hangisini seçersiniz?" sorusuna Suat Arıcan demiş. Bu deneme de her deneme gibi riskli olur takıma hakimiyet açısından. Ama herkes için risk var (hayatta risksiz karar yok-olay en az riskli kararı almaya çalışmak) oyuncu grubunun yaşı ve kariyeri  itibariyle hakim olabilme açısından... Hele ki geldiği duyumları aldığımız/haberleri düşen (resmi olmasa da) İlhan Palut için de az risk değil.

*** 

Beto ve takım hatta hakem sistemi geçen hafta maçı verdi ardından kelebek etkisiyle Tamer Tuna gitti bu haftaki maçı aldılar. Geçen sezondan beri izlenimim gerçekten istediklerinde herkesi yenme olasılıkları az değil şeklinde. Beto teknik direktör olsun gibi bir fantastik fikir atayım ortaya... Kendini durduk yerde göndermez topçu ekibi... Pek çok Göztepeli'ye öyle bir izlenim verdiler... Kariyerse kariyer hırssa hırs... 

 ***  

Nasıl bir teknik direktörü olmalı Göztepe'nin? Ve bu kim olmalı?

  ***

 Hepimiz  Başkan Sepil'e kızıyoruz ama Türkiye Kupası'nda güle oynaya yedeklerle üç atılan takım, o gelmeden önce ligdeki rakibimizdi; teknik direktörünü kurtarıcı diye aldıydı sistemimiz... Başkan Sepil Göztepe'ye nereden baksan iki-üç lig atlattı. Ama Hoca istikrarını sağlayamadı. 

***

Kendi adıma Göztepe'mizin bir nevi bir gecelik ilişkilerinden bıktım. Sorunumuz bu ligde kalabilmek ve daha üst sıralar ise perspektifi olan bir Hoca gerek. 

 ***

Bu yazacaklarım çok kritik istatistikler birisine iyi ve kötü diyebilmek açısından gerekli kıstası belirleyebilmek için... Süperlig kod adlı ligde tüm sezonlar puan ortalamamız 1.249 (bu sezon şu an 1.2) tüm sezonlar galibiyet yüzdesi de %31.1 (bu sezon şu an %30) (Kaynak

https://www.wikiwand.com/tr/Süper_Lig_tüm_zamanların_puan_durumu)

***

 14-13-8-7-5-4-5-4-4-7-5-3-8-9-8-13-14-14-14-15-11-14-16-17-7-17-7-17-6-15 bu rakamlar Süperlig'deki lig sonu Göztepe sıralamaları...Ortanca (büyükten küçüğe sıraladığında ortadaki değer) değer 8.lik...

***

Efsane Takım'ın mimarı Adnan Süvari lig sıralamaları 8-7-5–4-5-4-4-7-5-3-14. 1961-71 arası (yanlış okumadınız 10 sene) ardından sonuncusu 74-75 sezonu son anda yırtmış düşmekte takım. 81-82'de ilk devre sonu dört maç gelmiş genel kurul oluş yönetim değişmiş Süvari gitmiş takım düşmüş. Düşüş o düşüş 1999'a kadar... 

***

Göztepe olarak maç başı 1,20-1,25 puan altına düşen tüm hocalar kelleyi koltuk altına alıyor transfer sistemimiz ve ruh durumumuz gereği... Göztepe'miz o veya bu sebepten 1,25 üstüne çıkacak bir kadro yapılanması icine giremiyor... Bunda Başkan'ın transfer politikasının da katkısı var hatta ana sebep bu kanısındayım. Hasbelkader >1.25 yakaladığımızda da (geçen sezon Bjk-Rize maçları  ardı, Tamer Tuna ile ilk sezon ilk devresi) iç ve dış mihraklar galip gelip içine ediyor sürecin.

***

O sezon ve sonrasını en çok etkileyen Adis Jahovic'in gidişiydi neredeyse iki senedir ondan kazandığı paraya ya da altına daha iyisini bulamadı Başkan. Bence bulamaz da çünkü yok bence daha az paraya bulduğu pozisyonu gole çevirmede daha iyisi... 

***

Tamer Tuna geçen sezondan bu yana 20 maç 22 puan (ortalama 1.1 puan ve gitti) ilk sezonu da sayarsak 54 maç 71 puan (1,31 puan maç başı)... 1.31 puan maç başının üstünde Adnan Süvari dışında iki sezon var 1972-73 sezonu-Sabri Kiraz-maç başı 1.366 puan ve 2001-2 sezonu Ümit Kayıhan (maç başı 1.323 puan) ...

*** 

Ama Tamer Tuna ile elde ettigimiz bize az gelidi ve gönderdi Başkan. Ben eldeki kadroyla daha fazlasının zor oldugunu düşünüyorum...

 

***

Peki sadede gelelim, nasıl bir teknik direktörümüz olmalı. Bu oyuncu grubunu ve taraftarı ve camiayı ve Başkan'ı hatta medyayı yönetebilecek, bir futbol vizyonu olan ve iyi sonuçlar alabilmesi için Göztepe sistemi olarak daha fazla fırsat/bütçe verip sabır gösterebileceği biri... Kenan Işık'ın "Olmayan Kadını" mı değil bence... 

***

Bu Tamer Tuna mıydı? Okan Buruk muydu? Yılmaz Vural mıydı? Metin Diyadin miydi? Şimdi İlhan Palut mi? Belki  de -gerçekten çok diliyorum ki-olacak... Zaten olmazsa sıradaki giden olacak...

***

Aslında hepsi laf-ı güzaf. Başkan kulübü bir şirket gibi yönetiyor ki futbol şubesi öyle. Bu açıdan pek çok yoruma göre  senelik 80-100 milyon TL geliri var Göztepe sistemine Süperlig!de kalmasının... Bunu riske etmemek icin gerekeni yapar umarım. Bu bağlamda biraz da Başkan'ın düşünmesi gereken bir sorun. Umarım optimum kararı verir. ama daha önemlisi teknik direktör istikrarını sağlayabilecek bütçe ve oyuncu altyapısını oluşturur. Yoksa bu gelen  İlhan Palut ya da kim olursa olsun aslında kovulacak /istifa edecek sıradaki Hoca konumundan çıkamaz. 

***

Herşey sadece Göztepe'miz için...