
Geçmiş dönemlerde, ilçelerdeki Göztepe düşmanlığını belirten ve yorumlayan
çeşitli mailler gelmişti.. Özant hocanın maili ise bu kez çok farklı.
Tire'li olduğum için bana daha da iyi geldi.:)) Bu vesileyle İzmir'e yakın
taşradaki Göztepe düşmanlığı ve Göztepe sempatisinin yanyanalığıyla
ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum..
Bunun için bugünkü durumdan ziyade, iletişimin gazete ile sınırlı olduğu
dönemde çocukluğu İzmir'den uzaktaki Tire'de
geçen birisinin nasıl Göztepe'li olabildiğini özetlemek doğru olacaktır..
Önce kısa bir profil vereyim.. Tire'liyim ve 45 yaşındayım.İstanbul'da
yaşıyorum..Ama Tire'yle bağım kopmadı annem, ablam hala Tire'deler..
Çocukluğumuzda Tirespor'un, Tire Ege Spor'un sıkı-iddialı olduğu, hatta
1974'de 1.lig kapısından son anda döndüğü günlerini yaşadık..Çok farklı
takımlar geldi, güzel maçlar seyrettik.. Taşrada bu maçların hatta maç
gününün heyecanı çok farklıydı, televizyonun olmadığı ortamda hafta sonu çok
önemliydi. Maçlara köylerden, yakın ilçelerden gelenler olurdu..Elbetteki
Tirespor'luyduk, takımımızın yenmesini istedik, üzüldük sevindik..
Peki bu koşullara rağmen Göztepe sempatisi-sevgisi nereden bulaştı bize.?
Evet, Göztepe'nin Çeşme'li Memet'i Tire'den evlendiği için komşumuzdu, Fevzi
Zemzem babamın Antakya'dan öğrencisiydi, biriktirdiğim bayram kartları
içinde en sevdiğim kart Göztepe logolu ve formalı bir çizgi çocuğun
olduğu karttı belki ama tüm bu tip ayrıntıların ötesinde Göztepe'yi
asıl başarılarının yarattığı dalgalarla hissettik ve tanıdık bizler.
Babam o zamanki sınırlı imkanlara rağmen arkadaşlarıyla toplanıp İzmir'e
Göztepe'nin Atletico, Ujpest maçlarına giderdi. Maçların sonucu,golleri,
pozisyonları kadar futbolcuların lakaplarını, gidiş maceralarını, bilet
bulunamayan maçlara girebilmek için yaptıkları atraksiyonları,
vukuatlarını dinleyerek büyüdük. Babam belki hiç Göztepe'liyim demedi ama bu
atmosfer babamı o kadar etkilemişti ki bunları hiç unutmadı, yıllarca ve çok
farklı ortamlarda anlattı durdu. Ama hep ilk tazeliğinde, coşkulu ve
de gururlu..
O zamanlar sezon açılışlarındaki özel maçlara ve şimdi olduğu gibi bir ara
yine aynı ligde olduğunda Tire'ye gelen Göztepe'nin maçlarına da gittik. Ama
hep diğer takımlardan farklı duygularla izledik. Çünkü ne olursa olsun o
Göztepe'ydi, ayarımız değildi, ligimizde geçiciydi, misafirdi, izlemek bizim
için şanstı..Ödemiş'te, Akhisar'da ve diğer yerlerde de aynı sempatinin,
saygının olduğuna eminim..
Özant hocanın belirttiği Tire'deki konukseverlikte/ilgide böyle bir
geçmişin, benzer birikimlerin etkisi var. Ancak bu yaklaşımın kalıcılığı
ve sağlamlığı konusunda endişeliyim.Malesefki "hep böyle gider"
diyemiyorum..
Çünkü babam gibi benzer güzel anılarını dillendiren insanlar artık
yoklar.. Ben bile artık Tire'ye yılda birkaç gün gidebiliyorum. Tanıdığımız
insanlar giderek azalıyor, yabancı gibiyiz. Kasaplarda, berberlerde Yeni
Asır'ın, Ekspres'in verdiği Göztepe posterleri asılı değil artık. Geçen
zaman tüm eski değerleri/başarıları, güzel anıları törpülüyor.. Bunlara
ilave olarak asıl, hayatımızın her alanını etkileyen mikro
milliyetçiliğin/şovenizmin giderek azgınlaşan türlü türlü yansımaları var.
Tire'nin, Seferihisar'ın Göztepe ile şampiyonluk için çekiştiği, emsal
gördüğü bu ortam ne kadar uzun sürerse Göztepe'nin benim gibileri Göztepe'li
yapan, şimdiki nesile son maçta alkışlatan büyük geçmişinin etkisi o kadar
hızlı törpülenecektir.Endişem budur..
Ben de bu yüzden hemen Göztepe'nin eski günlerine dönmesini istiyorum. Hem
de daha bir farklı istiyorum. Çünkü bu dönüş ne kadar hızlı olursa "bizim
oralardaki" Göztepe sempatisi/sevgisi yıpranmayacak, daha da uzun
yaşayacaktır.
Sevgilerimle,
Ertuğrul EFESOY