Özkan Cengiz / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. 

Yapısal Reform

Ekonomi kanallarından herhangi birine denk geldiyseniz veya gazetenin, derginin sayfalarını karıştırırken ekonomi sayfalarına gözünüz kaydıysa mutlaka hafızanızın bir tarafına kaydedilmiştir. “Türkiye yapısal reformlarını yerine getirerek orta gelir tuzağından kurtulmalıdır” Hatta bırakın Türkiye’yi neredeyse gelişmekte olan tüm ülkeler için kullanılan bir tabirdir. Haksızlık etmek istemem ama hayatını sırf bu yorumu yaparak geçindiren ekonomi yazarları, ekonomi düşünürleri bulunuyor ülkemizde.

Pekiyi bu yorum ne demek istiyor çok detayına girmeden özetlersek, sadece bina yaparak, sadece sıcak para girişi sağlayarak ve bu paraları tüketimde kullanarak büyüyen ekonomilere sahip ülkelerin geleceği gelir seviyesi maksimum budur, orta gelir tuzağı da denilen bu seviyeden ileriye gitmek için mevcutta yaptıklarınızı yapmanız yetmez başka bir şeyler yapmanız gerekir. Örneğin endüstriyel ürün üretmeniz, sanayileşmeniz, son 20 yıldaki ekonomik gelişmelere uyarak bilişim alanında yeni ürünler ortaya çıkarmanız ülkeye girmesini sağladığınız sıcak paranın sanayi yatırımına dönüşmesini sağlamanız gerekir. 

Ülkelerin bu tarz değişimler yapabilmesi için de anahtar kelime yapısal reformlardır. Eğer ülkeler yapısal reformlarını gerçekleştiremezlerse bu değişimi gerçekleştiremezlerse, ekonomistlerin tabiri ile orta gelir tuzağına düşerler ve orada debelenir dururlar, debelendikçe de doğal olarak yukarıya değil aşağıya doğru hareket ederler bir süre sonra bataklıkta boğulurlar.

Köşe yazısı yazdığım son 16 senede bir çok yazımın girizgahında kafanızı karıştırıp baymışımdır, ama nirvanası bu oldu zannedersem. Ne alaka ne işimiz var Göztepe sitesinde Ülkenin ekonomik durumu ve onun için çözüm önerileri.

Geçmişte de bir çok yazımda da dediğim gibi esasında Göztepe tam anlamıyla bir Türkiye’dir. Tribünlerdeki mozaiği ile, verdiği veya vermediği tepkileri ile, başına gelenler, yöneticilerinin durum ve davranışları, hepsine şöyle bir adım geriden baksanız Türkiye’nin bir laboratuvar örneğidir. Ben yukarıda anlattığım ekonomik tespit ve yorumunda yıllardır Göztepe’mize çok uyduğunu düşünürüm. 

Bir türlü yapısal reformunu yapamayan hep günü kurtarma amaçlı bir sonraki adımı düşünmeden hareket eden her şey çok iyi giderken birden kaosa sürüklenen en buhranlı kaostan bir anda çıkıp hiç bir şey olmamış gibi yoluna  devam eden kendi şahsına münhasır bir yapıdır Göztepe aynı Türkiye gibi.

Şöyle bir yaşımızın yettiği dönemi hatırlarsak Süperligden başlayarak 1,2,3 amatöre giden serüven oradan geriye amatör, 3,2,1 serüveni ve bu serüven de her sene değişen dengeler her sene değişen konular, her sene değişen gündemler. Şunu açıkça söylemek gerekirse oralara kadar gidip buralara kadar dönmekte gerçekten her yiğidin harcı değil günümüzde benzer süreç yaşayanların neler yapabileceğini göreceğiz.

Bugün lafa başlayan herkes biz amatördeyken diye anlatıyor ama o günleri yaşayanlar için esasında en kötüsü amatör değildi, çünkü amatör lige başladığımızda işin başında Altınbaş yönetimi ve buna bağlı olarak umut vardı. Esasında Göztepe tarihinin en kötü dönemi 2 den 3 e, 3 den amatöre gittiğimiz yıllardı. Tribünde bir avuç adamdık edebiyatı yapmayacağım ama gerçekten zor yıllardı. 

Biz sadece profesyonel takımlara destek veririz deyip logomuzu sitelerinden çıkaran ismi lazım olmayan vakvak vakfı, suyun karşı tarafında sela okuyup tabut taşıyanlar, süs havuzunda maymunculuk oynayanlar, mirasa konacağını zannederek havaya giren alfabeciler, müsebbihi olduğu günahı bile paylaşmaya yanaşmayan yerel medya, görmeyen duymayan hissetmeyen yerel ve ulusal politikacılar, her hafta yeni yasaklar veren federasyon, transfer yasağı nedeniyle sadece alt yapıdan gelen 14-15-16 yaşında çocuklar, bu çocukların arasında sivrilenleri bile hiç fırsatı kaçırmadan satmaya çalışan sözde kulüp yöneticileri ve bütün bunların karşısında her an bir şeyler yapmaya çalışan bir avuç insan, Alsancak stadının koltuklarında çökmüş nefesi daralan bir nesil.

O nesli bir çok konuda eleştirebilirsiniz ama eleştiremeyeceğiniz tek şey bir olmaları birlik olmaları ve vazgeçmemeleridir. Eğer onlar vazgeçseydi bugün belki de Vefa gibi, İstanbulspor gibi, daha bir çokları gibi yok olup gitmiş bir camia olacaktık. 

Yazının başına dönersek neden o günler yaşandı. Bunun en büyük cevabı işte Göztepe’mizinde yıllarca orta seviye kulüp tuzağına takılmasıydı. Gelen giden yöneticilerinin iyiniyetlileri dahi her zaman günü kurtardılar, tribünlere oynadılar, ve böylesine bir camiaya yönetici olmak her geçen gün ayağa düştü ve en nihayetinde de bize o günleri yaşatan kapasitesiz insanların elinde kaldık.

Göztepe’miz Altınbaş yönetiminin göreve gelmesinden itibaren vergi barışı veya yüksek faizli devlet tahvili vasıtasıyla sıcak para bulmuş Türkiye gibi bir anda atağa kalktı. O dönemki yöneticilerimiz aslında ilk yola çıktıkları noktada orta seviye kulüp tuzağına takılmadılar bir anda kulübü içinde bulunduğu bataklıktan tutup çıkardılar. Önce tesisler temizlendi, sonra kulüp binası, storelar, reklam konseptleri, forma tasarımları, yönetimsel yapılanmalar, finansal örgütün kurumsallaştırılması, ISO belgeleri vb büyük kulüp olma yolunda yapılan önemli çalışmalar hızla ilerlerken bir anda kendilerini orta seviye kulüp sarmalına kaptırdılar. 

Bu yapılan çalışmalar bir anda gündemden düştü, transferler, hocalar, her sene yeniden kurulan takımlar, şampiyon olalım da ne olursa olsuncular, tribünler başarı isterciler, yönetimsel değişikler bir anda şaha kalkmış giden kulüp tırıs tırıs yürümeye başladı. Orta gelir tuzağına düşen ülkeler gibi kriz günleri başladı, kaotik günler bu günlerde alınan hatalı kararlar, kaosun yarattığı yeni kaoslar ve trajik sona doğru hızlı ilerleme. Altınbaş yönetimi ne zamanki yapısal reform dosyalarını rafa kaldırıp günü kurtarma telaşına düştü işte o zaman iş yeniden sarpa sarmaya başladı. 

Altınbaş dönemini kapatırken söyleyeceğim son söz yaşanan trajik sona ve camia ile olan onca sıkıntıya rağmen göreve geldikleri ilk yıllardaki yaptıkları yapısal reformların Göztepe’yi yeniden yarattığını söylemek çokta yanlış olmaz. Eğer o ilk dönüşümü yapmamış olsalardı. Belki de Sepil Yönetimi bu kadar rahat bu görevi kabul etmeyecek, belki de kabul etse de o bataklıktan kulübü çıkarmak için uzun yıllar çaba gösterecekti. O sebeple Altınbaş yönetimi Göztepe tarihinde çok önemli bir misyonu gerçekleştirmiş. Göztepe’nin kurumsal bir kulüp olma yolunda ilk adımlarını atmıştır. Kendilerine minnettarız.

Sn. Sepil göreve geldikten sonra hasbelkader bir çok platformda kendisini hedeflerini dinleme fırsatı elde ettik. Bizler yani geçmişte sütten ağzı yananlar hep konuyu yapısal reformlara getirdik. Kulübün kurumsal yapısının eksiklerinin tamamlanması, kaotik dönemlerde yapılan hataların bertaraf edilmesi, tesislerin yapılması, işlerliği, daha büyük tesisler için girişimlerde bulunulması ve hepsinden önemlisi Semt stadımızın yapılması. Bu konularda taleplerimiz oldu bu konularda değerlendirmelerimiz oldu. Hakkını da vermek lazım Sn. Sepilin de ajandasında yapılacaklar sıralamasında hep bu konular ilk sıralarda oldu. Zaman zaman gündemden düştü gibi hissetsek te bir süre sonra düşmediğini bize hissettirdi.

Ve bugün gelinen nokta Göztepe tarihi için en önemli noktalardan birindeyiz. Sn. Sepil’in vazgeçmeden ilerlediği yolda geldiğimiz yer gerçekten takdire şayan semtimizde video ve fotoğrafları ile bile bizi bizden alan Gürsel Aksel Göztepe Stadyumu. 

Yıllardır yapılan stadyum geyiklerinde her zaman çok açık bir şekilde tercihimi Gürsel Aksel tesislerine yapılacak bir stadyumdan yana koydum. Bununla ilgili zaman zaman çok eleştirildik halada eleştiriliyoruz. Ama bu inadımızdan vazgeçmedik. Gücümüz yettiğince de desteğimizi vermeye, aklımız yettikçe nasıl olacağını yorumlamaya çalıştık. Çünkü bizler biliyoruz ki semte yapılacak stadyum, her şey bir yana GÖZTEPE’MİZİN ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜN SİMGESİDİR. 

Bunu söylediğim zaman başta yöneticilerimiz olmak üzere bir çok kişi kızıyor ama bir kez daha söylersem, bir gün Sn. Sepil görevi bırakırsa yeniden en kötü günlere dönmememizin tek güvencesi semt stadıdır. Ne mutludur ki bugün gelinen nokta budur. Ve Sn. Sepil’inde bundan sonraki süreçte bu stadyum en önemli motivasyonudur.

Sn. Sepil, Göztepe’mizin tarihindeki en büyük yapısal reformunun ilk hamlesini büyük bir emekle yapmıştır. İnşallah en kısa sürede bu reformunun son hamlesi de yapılır stadımızın tribünlerinde yerimizi alırız. 

Göztepe’miz bu büyük yapısal reform ile orta düzey kulüp olma tuzağından kurtulmuş, büyük kulüp olma yolunda, Türkiye’nin en büyüğü olma yolunda en önemli hamlesini yapmıştır. Bugün kiminin burun kıvırdığı bu 20.000 kişilik semt stadının yarattığı enerji, Türkiye’de hiçbir camiada olmayan Göztepe enerjisi ile birleştiğinde, buna da günlük, haftalık, aylık günü kurtarma hamlelerini yapmanın değil yapısal reformları yapmanın yöneticilik olduğunun farkında olan bir yönetim ekibi eklendiğinde GÖZTEPEMİZ, Türk futbolunun önümüzdeki 10 yılının lokomotifi olacaktır. Ve 2025’te Göztepe’mizin 100.yılında Türk futbolunun parlayan yıldızı olarak tarihe geçecektir.

Stadyum serüveninde, her şey den önce Göztepe’nin menfaatini düşünen, bunun için karar değiştirmekten, eleştirilmekten çekinmeyen, her türlü engellemeye rağmen yoluna devam ederek bu sonuca ulaşan başta Sn. Mehmet Sepil olmak üzere tüm yöneticilerimize sonsuz teşekkür ediyoruz. Bu tarihten sonra mutlaka çok büyük başarılar elde edeceksiniz. Ama bugün başardığınız bu hamle bundan sonra ne olursa olsun şimdiden sizi gönüllerimizde indirilemez bir yere yerleştirdi. Sağolun varolun.

Alayına İsyan İnadına Göztepe

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter