Yönetimimiz bu tribün paylaşımı konusunda en kısa sürede doğru hamleyi yapıp, açık tribünün tamamının Altay'a verilmesinden vazgeçmelidir.

Bu maçta kararları biz alıyor olsak gerek. Maçın nerede oynanacağına emniyet ya da valilik mi karar verecek yönetim mi? Alsancak'ta oynamak için Valilik ve de Emniyet izin vermişmiş.

Valimiz önce bu Fenerium meselesi ile ilgilense ve İzmir için bu utanç tablosunu engellese hepimiz çok daha mutlu olacağız.

Emniyet te güvenliği bu maçta sağlayamayacaksa bundan sonra tüm maçlar Atatürk'te oynansın. Bu takımın çıkmasını istiyorlar mı, engellemeye mi çalışıyorlar belli değil. Bu maçı bugün beceremezlerse seneye Bizanslılarla olacak maçlarda ne yapacaklar. İki-üç sene önce Altay Alsancak'ta Kadıköylü Bizans takımıyla oynarken onlara balkonu verdi ve Emniyet o zamanlar o işi başarmıştı. Emniyet bir ya da iki İzmir takımının çıkmasını istiyor mu belli değil.

Tekrarlamak gerekirse açığı Altay'a vermek kararından ne olursa olsun vazgeçilmelidir. Aksi takdirde maçı Alsancak'ta oynamak kararı anlamını kaybedecek ve korkarım daha fazla olay çıkacaktır.

Emniyet "Kahpe Bizans" pankartına izin vermiyorsa zaten olanları tartışmaya gerek yok. VCD satanlardan da cdleri toplatsınlar.

Bu pankart gerekirse yöneticilerimiz vasıtasıyla ne olursa olsun oraya asılmalıdır. İzmir Bizans'ın bir uydusu olma isteğinde ve durumunda değildir. Bu da böyle bilinsin ve Valiliğimiz ve Emniyet te bu konu hakkında gerekli düzenlemeleri lütfen yapsın aksi çok ama çok düşündürücü olur.

Bu maç Göztepe-Altay maçı ve tüm kararlarda en azından teorik olarak insiyatif yönetimimizde. Ortada büyük emekler var ve 21 senelik bir utanç. İzmir kimliğini temsil edebilecek, etmiş olan ve en iyi eden camia Göztepe'dir.

Altay lobisinin oyununa gelmeyelim ve herkes kendi işine baksın.

Futbolcularımızdan isteğim ve dileğim bu maçta bir Göztepeli gibi oynamalarıdır. Göztepe nasıl oynardı derseniz tarifi işte. "Göztepe koşuya dayalı futbolunu daha ziyade top rakipteyken örneklediği için defansif futbol oynadı. Koşuşmalar hep top kapmak içindi. Oysa ki, büyük takım enerjisini daha fazla top ayağında iken yaratıcılıkta harcar. Bu düşünceyi yakalamak için de hücum futbolu yapısına dönüşmek gerekir. Bunları niye Göztepe maçında yazdım. Çünkü onların ünlü hocası Adnan Süvari döneminde Göztepe Türkiye'nin en saldırgan ve kaliteli futbolunu oynuyordu. O Göztepe nerede, bugünkü Göztepe nerede..." Bu paragraf geçen sene İzmir'de Mecidiyeköy'de ikamet eden Bizans takımıyla yapılan maçtan sonra sayın Doğan Koloğlu'nun "Adnan süvari Neredesin?" adlı yazısından...

Lütfen pısırık oynamayın, çıkın mücadele edin ve kazanın...

Herşey Göztepe için ve zararın neresinden dönülse kardır.
Bugün Altay ve Konya'dan ilginç açıklamalar geldi. Altay bizim haksız puanlar aldığımızdan dem vurdu. Hakem hatasından puan almaktan bahsedilecekse bu listede her halükarda en sonda yer alan takım biz oluruz. Sivas maçında yedikleri son dakika golümüz, yine Diyarbakır maçında yenen golümüz, Altay maçında olanlar bir çırpıda aklıma gelenler. Ayrıca Altay lehine olanları da arkadaşlar bugün özetlediler. "Camdan kafes içinde yaşayanlar, başkalarına taş atmamalıdır." derdi, çok sevdiğim bir hocam. Altay'ın 9 kişilik Hatayspor'u yenememesinin, Sivas'ta kaçırdıkları gollerin suçlusu biz değiliz herhalde. Altay ne yazık ki ilk iki yolunda büyük yara aldı ve seneler sonra ilk kez sıralamada altımızda kaldılar. Bunun sonucu ve iki hafta sonraki maçın hazırlığı olarak ilk devre yaptıkları gibi hakemleri baskı altına alma politikası güdüyorlar. Aynı İstanbul BSB'nin yaptığı gibi. Umarım bu sefer karşı hamle zamanında yapılır.

***

Bizim Diyarbakırspor ile yaptığımız maçta olanlardan sonra nedense alttaki yazılar tipinde hiçbir yazı göremedik. Yorum size ait. (Hürriyet ve Fotomaç)

Ünlü:Böyle spor müsabakası olmaz

Devlet Bakanı Fikret Ünlü, hafta sonunda oynanan Diyarbakırspor- Kombassan Konyaspor Yükselme Grubu maçı ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, "Şüphe yok ki, Türk spor kamuoyunu rahatsız eden bir gelişme. Böyle spor müsabakası olmaz" dedi. BAKANLAR KURULU'NDA GÖRÜŞÜLMEDİ Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü, "Bu müsabaka, Bakanlar Kurulu'nda görüşülmedi. Yalnızca Devlet Bakanı Keçeciler ile bu konuyu özel sohbette konuştuk" dedi.

Diyarbakırspor ile Kombassan Konyaspor arasında yapılan İkinci Futbol Ligi Yükselme Grubu'ndaki önemli maçı televizyondan özet görüntülerle izlediğini ve çok üzüldüğünü kaydeden Ünlü, "Şüphe yok ki, Türk spor kamuoyunu rahatsız eden bir gelişme. Böyle spor müsabakası olmaz. Sporcu ve yönetici olarak olayların tırmandırmanın hiçbir yararı yoktur. Bunun aksi davranışlardan kaçınılması gerekir." dedi.

EDİLEN YEMİNE BAĞLI KALINMALI Ünlü, "Herkesin tarafsız davranması ve ettiği yemine bağlı kalması gerekir. Konu artık Futbol Federasyonu'nun görevi, onlar karar verecekler" diye konuştu.

HAKEM YALI DAVRANDI DİYEMEM Ünlü, maçı izlerken üzüntü duyduğunu da kaydederek, "Ben, hakem yanlı davrandı diyemem. Gözlemci raporlarını beklemek lazım" ifadelerini kullandı.

KOMBASSAN KONYASPOR'A SANAYİCİLERDEN DESTEK Bu arada Kombassan Konyaspor'a, Konya Mobellaspor ve Konya Sanayi Odası'ndan da destek geldi. Konya Mobellaspor Kulübü Basın Sözcüsü Nuri Çolakoğlu, yaptığı açıklamada, Kombassan Konyaspor'un, Diyarbakırspor ile yaptığı maçta karşılaşılan olayları şiddetle kınadıklarını bildirdi.

Kombassan Konyaspor Kulübü yöneticileri, futbolcuları ve teknik heyetine geçmiş olsun dileğinde bulunan Çolakoğlu, "Kaybedilen birşey olmadığı düşüncesindeyiz. Ayrıca, Türk sporunun kanayan yarası olan bu tür çirkin olayların önlenmesi için ilgili olan herkesten duyarlı davranmalarını istiyoruz. Konya Mobellaspor Kulübü olarak, Kombassan Konyaspor'a her türlü desteği vermeye hazırız" dedi.

Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Angı da yaptığı açıklamada, Kombassan Konyaspor'a yapılan haksızlıklara son verilmesi istediklerini, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy ve Merkez Hakem Komitesi Başkanı Bülent Yavuz'a bir yazı gönderdiklerini kaydetti. (aa)

OLAYLAR MECLİS'E TAŞINDI

Diyarbakır-Konyaspor maçında çıkan olaylar Meclis'e taşındı. Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, Futbol Federas yonu ve karşılaşmanın hakemi Mutlu Çelik'i Başbakan Bülent Ecevit ile yardımcısı Mesut Yılmaz'a şikayet etti Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, Diyarbakır'ın K.Konyaspor'u 5-1 yendiği maçta çıkan kırmızı kartlar ve olaylar nedeniyle, Federasyon ve hakeme verdi veriştirdi. Keçeciler, Futbol Federasyonu ve hakem Mutlu Çelik'i Başbakan Bülent Ecevit, yardımcısı Mesut Yılmaz ile Spordan Sorumlu Bakan Fikret Ünlü'ye şikayet ederek, "Bu maçta Çelik yanlı yönetim göstererek, Konyaspor'un hakkını yedi" dedi. "Adaletin olmadığı yerde devlet ve düzen" olmaz diyen Keçeciler, "Diyarbakırspor camiasının bu işlerle alakası yok ancak şampiyon şimdiden belirlenmiştir. O zaman biz bu ligde niye oynuyoruz. Gerekirse ligden çekiliriz" diye konuştu.

Bu arada Diyarbakırspor Genel Kaptanı Abdurahman Yakut, Konyaspor Teknik Direktörü Mustafa Çapanoğlu'nun olayların tek sorumlusu olduğunu iddia ederek, "Zevkli başlayan karşılaşma, teknik direktör Çapanoğlu'nun takımı aleyhine verdiği direktifler sonucu bozuldu. Kombassan Konyalı oyuncular, Hacılar Erciyesspor ile 2 hafta önce yaptıkları maçta hakeme yönelik hareketleri nedeniyle ceza almayınca, aynı hareketleri bu maçta da sergilediler" dedi. Kombassan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram ise, "Orta hakem Mutlu Çelik, 2.5 milyon Konyalının hakkını yedi. Bu olay futbola kara leke sürmüştür" dedi. Hamza ÖZALKUŞ

***

Sayın Yalova'nın Göztepe'mize gösterdiği ilgiye teşekkür ederiz. Ondan ricamız Göztepe'mize taşınmaz(lar) kazandırılması konusunda yardımcı olmasıdır.

***

Futbol takımımız için çok kritik 8, belki de 8 içinde en kritik 3 hafta sonunda geldi çattı. Erciyes(D), Altay ve Kombassan(D) maçlarımız var. Her üç maç ta zor. Olası puan kayıpları bir anda Altay'ın şu anda düştüğü duruma düşmemize neden olabilir. Alınacak 9 puansa bizi 31 puana getirir ve son haftalara rahat girmemizi sağlar. Futbolcularımızın maçlara bu durumun bilincinde hazırlanmasını diliyorum. Hatayspor maçında taraftarımızın gösterdiği centilmenlik her şeye rağmen gurur vericiydi. Sonuçta kazandık.

Herşey Göztepe'miz için
Sayın Hamdi Türkmen Kanal 1 ve Kanal Ege'ye yaptığı telefon bağlantılarında Diyarbakırspor maçına giden taraftarlarımızın maça sokulmadığını (maçın bitimine kadar nezarette tutulmuşlar), İzmirli spor yazarı ve gazetecilerimizin de maç sonrası dövüldüğünü söyledi.

Oraya giden ve/veya maça girebilen üyelerimiz yaşadıklarını anlatırlarsa konu hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Umarım olanları bizimle paylaşırlar.

Galip gelmemiz dışında (maç görüntülerini henüz göremediğim için hakem hakkında birşey söyleyemiyorum) korktuğumuz pek çok şeyin (maç öncesi antrenman sahası, idmanda rahatsızlık verme, giden taraftarlarımızın maça sokulmaması) başımıza geldiğini görüyoruz.

Bir sorum var.

Medyanın görevi ne olmalıdır?

Çok kısım medya geçen haftaki maçı iki gün boyunca anlatmışlardı. Bugün saatlerdir kanalları geçgeçliyorum, henüz hiçbiri bu olaylardan bahsetmedi, hiçbir Kanal Diyarbakır'dan görüntülü haber vermedi. ATV bile yalnızca Sayın Ümit Kayıhan ile maç sonrası yaptıkları 20-30 saniyelik ses kaydını yayınladı. Yeni TV olaylardan pek bahsetmedi.

Olduğu söylenen ve söylenmeyenlerin üzerine sonuna kadar gidilmelidir. İzmir medyası bile bu işin üstüne gitmemeyi, muhabirlerinin arkadaşlarının yediği dayakları sineye çekmeyi kabul ederse bugün değil ama belki haftaya, iki hafta önce ve/veya bugün yaşadıklarımızın tekrarlanmasına da uygun ortamı hazırlamış olurlar.

Hayat ne siyahtır, ne de beyaz. Grinin tonlarında dolaşır.

Medyanın görevi istenilen iyiyi görmek, istenilen kötüyü örtmek mi?

Dün Siirt'te olanları dakikalarca gösterdiniz ama bugünküler?

Ak boyayla, siyaha kaçan griyi temizleyemezsiniz.

Örtmeye çalışarak da, oralara iyilik değil, kötülük edersiniz.

Bu hafta tüm kanalların oraya kamera gönderdiğine eminim.

Lakin Göztepemiz ayakları dert görmesin, sevgili Deniz Kogul'un attığı golle galip gelince ve muhtemelen mağlubiyeti tolere edemeyen kişilerin galeyana gelmesiyle yazar ve gazetecilere yapıldığı söylenen saldırıları çekmek yerine, olanı yok saydılar. Siyaha kaçan griye maymunu oynadılar.

Oynamaya devam ediniz.

"Direklerarası memleketimde neler oluyor görüyorsunuz." diyeceğim ama göremiyoruz da.

Umarım olan haftaya Altay'a olmaz.

Maçı Atatürk'te oynayacaklarmış, bence zekice bir fikir. Ben olsam üstüne bir de, Diyarbakırlılara kale arkasını verir ve bilet fiyatını da 100.000.000 TL yaparım. Takımlarını seven Diyarbakırlılar bu parayı vermekten çekinmeyecektir.

Söz Altay'a gelmişken yaptıkları teknik direktör değişikliğini haklı bulmak imkansız. Çok kritik bir haftada çok kritik bir değişiklik yaptılar ve Rıdvan Dilmen'i seçtiler. Ne kadar doğru bir seçim, önümüzdeki haftalar gösterecek, ama namağlup bir takımın teknik adamına bu kadar baskı yapmaktan çekinmeyen Sayın Nafiz Zorlu, o zamanki şartlarda mükemmele yakın bir futbolculuk kariyeri olan, benim en çok sevdiğim bir-iki futbolcudan biri olan fakat teknik adamlık kariyerinde özellikle FB macerasında basının baskısına dayanamayarak istifa eden Rıdvan Dilmen konusunda ne kadar munis davranır, bu munis davranışlara kendisi ne kadar dayanır, bilemiyorum. Dün şanslıydılar ve galip geldiler. Hacılar 10 dakika erken uyansaydı ne olurdu bilmiyorum.

Söz Altay'dayken bugünkü voleybol maçından da bahsetmemek olmaz.

Bugün ben hayatım boyunca ilk kez bir resmi voleybol maçına gittim. Okuldayken okul takımının maçlarına giderdik ama o zamandan beri kurallar bayağı değişti.

Sevgili bayanlarımız 3-2 mağlup oldular. KSK'nin üç senedir, bir lig maçında bizi ilk kez yendiği ve bu galibiyeti almasalar play-outa kalmaları söz konusu olunca, İzmir için iyi olduğunu (bazı arkadaşlar kızacak ama) söyleyebilirim. Sonuç olarak canları sağolsun.

Maçta her iki taraftar grubu da galiz küfürlerden bol bol yararlandı. KSKliler galibiyetin de etkisiyle maç bitince iyice dozu arttırdılar ve olaylar çıktı. Gerçekten sakin olması zor anlardı, fakat herşeye rağmen elinden geleni yapan bayanlarımızı tribünler çağırıp alkışlasaydık ve KSKliler ve Altaylılar da bize küfretmektense kendi bayanlarını alkışlasaydı, güzel olmaz mıydı?

Olayın Altay ile ne ilgisi var derseniz, bizim maçın ardından KSK-Altay basket maçı vardı. O yüzden ortamda Altaylılar da vardı, onlar ve KSKliler Atatürk Spor Salonu'nun şerefsiz denilen kısmını (bu arada şeref tribünü bulunan kısmın karşısındaki şerefsiz denilen kısım KSKlilerin malı mı, her maçta onlar mı orada oturur, şerefli ya da şerefsiz kısımda oturmak avantajlı mı, öyleyse ne avantajları var salon sporlarında tecrübeli arkadaşlar yanıtlarlarsa sevinirim.) paylaştılar. Altaylılar da KSKlilerden az olmayacak şekilde bizi andılar. İlginç bir şey, Halil Üner (Altay basketbol takımının teknik direktörü) sahaya girince KSKliler kendisini uzunca bir süre sandılar. Daha ilginciyse Altaylılar buna hiçbir tepki göstermediler.

Bizim maçın ardıdan KSK-Altay'ı yenmiş. Artık ligde kalmaları nerededeyse bir mucize. Bir şeyi çok merak ediyorum, acaba bu maçtan sonra da bize mi, yoksa birbirlerine mi sövdüler.

Hepinizin ve camiamızın kurban bayramımızı kutluyor, saygılar sunuyorum.

En kötü günümüz böyle olsun.

Listenin kurulmasının birinci yılını hoş bir organizasyonla kutladık. Bu organizasyonun düzenlenmesinde büyük katkıları olan Menderes Aktullu, Çağatay Çağlar ve Alp Üçok'a teşekkürlerimi sunuyorum. Her ne kadar takımın katılamaması bizi üzmüş olsa da, gelecekteki organizasyonlar için iyi bir başlangıç olduğunu ve misafirlerimizle olumlu bir elektriklenme yaşadığımızı düşünüyorum. Sayın Çağatay Çağlar'a bugünkü haberi için yine teşekkür ediyorum. Toplantı sırasında tanışma merasimi esnasında bana başkan olarak hitap ettiler fakat ben orada da söylediğim gibi başkan kelimesinden pek hoşlanmam. GöztepeLIST bir forum olarak kuruldu ardından ilk ve esas amacı forumu tanıtmak olan web sitesi kuruldu. İlla da bir şey denilmesi gerekirse GöztepeLIST kurucusu ya da diğer arkadaşlarımla beraber "site yöneticisi" olabiliriz ama 800 kişinin üyesi olduğu bir listenin ki bu listeye en üst düzey kulüp yöneticilerimizden, milletvekillerine, yerel ve ulusal gazetecilere kadar pek çok kişi var, bu bağlamda başkanlık kelimesi pek yerinde olmaz kanaatindeyim. Ayrıca şu anda geldiğimiz nokta bir kişiye değil, pek çok kişiden oluşan bir ekip çalışmasının ürünü.

Geçtiğimiz hafta iki önemli konuyu fazlasıyla tartıştık. Bunlardan biri 100.000 TLlik bilet meselesi diğeri de Fenerium meselesiydi.

İlki yani 100.000 TL'lik bilet, sebep ve sonuç ne olursa olsun, bizler açısından kabul etmesi güç, üzücü ve küçük düşürücüydü. Böyle bir karara verilmesine sebep olarak ta Siirt maçının gösterilmesi bence bir talihsizlikti. Bizim maçımız ile o maç arasında 3 saat fark vardı ve geçen sene seri mağlubiyetler rekoru kırmış takımın aynı Bizans takımıyla olan maçına 10.000.000 TL'lik bilet parası vererek 30.000 Göztepeli gitmişti. maç 100.000 TL olmasaydı, belki gerçekten 1000 kişi daha az gelirdi ama bunun sebebi Bizanslı takım değil maçın yayın saati olurdu. 3000 kişi gibi bir topluluğun ki bazı takımların maçlarına giden topluluğun 40-50 katıdır, maça girememesi gibi bir durum yaşanmaz kombine bilet sahiplerine bu haksızlık yapılmış olmaz, yönetimimiz de sözünü yerine getirmemiş duruma düşmezdi. Bu takım şu an için en büyük Süper Lig adayıysa, 4-5 ay sonra tekrar kombine bilet satışı olacak demektir. Burada ilk adaylarsa bu sene alanlar olacaktır. Bu kişilerin bunları tekrar alması için de yapılması gereken uygulama bu olmasa gerektir. Unutulmamalıdır ki bu takım şu haliyle asla 100.000 TL'lik bir takım değildir. Balkon meselesi ile ilgili olarak ta Sayın Maro Pazartesi "İlk Vuruş" programında Göztepe taraftarlarının balkona alınmasını Emniyet'in istemediğini belirtti. Kimin nereye alınacağına Emniyet mi, yönetim mi karar veriyor? Balkon bölünseydi, ne ilk, ne de son olacaktı. Geçen sene orada oynadığımız maçların çoğunda balkon bölündü, pek bir şey de olmadı. Bölünmediği Erzurum maçında olanlarsa hatırımızda. Sonuç olarak umarım balkonun tamamının rakibe verilmesinden en kısa sürede vazgeçilir ve gelecek seneki kombine satışı açısından bilet fiyatları gelecek maçlar için kombineye az da olsa avantaj sağlayacak şekilde dengelenir.

Fenerium meselesine gelince. Birkaç gerçekle başlayalım. 1)Oraya parası verilerek yapılmış olan reklamı söktürmek ya da sökmek imkansıza yakın birşeydir ayrıca bence etik olmaz. 2)İzmirspor'un üç Bizans takımından Kadıköylü olana ilhak olma teklifine bakışı bence rasyoneldir. Sayın Dönmez'in de bu kriz ortamından nasibini aldığına eminim ayrıca başkanlığa daha kaç sene dayanabilir kimse bilemez. Bu açıdan kulübün geleceğini garantiye alma isteğini normal karşılamak gerekir. Fakat buna İzmirspor seyircisi ne der kimse bilemez. 3)Üç Bizans takımından Kadıköylü olan son 3-4 senedir şampiyon olamasa da gerek tesisleşme, gerek stadlaşma, gerekse vizyon açısından (kredi kartı, kendi hediyelik eşyalarını kendisi satma, şirketleşme) ezeli rakiplerini yakalama yolunda büyük adımlar atmıştır hatta bazı alanlarda geçmiştir de. 4)O reklamları Ali Sami Yen Stadı'na ya da Avni Eker'e assalardı ne olurdu ya da asabilirler miydi ya da Kadıköydeki stada atıyorum Mecidiyeköy'de stadı olan Bizans takımının resmi hediyelik eşya satış sitesinin reklamı yapılabilir mi, yapılsa ne olur merak ediyorum. Bu durumu kabul ederken sayın yöneticilerimiz de bunu düşündü mü?

Gerçek şu ki bu olay hepimizin kalbini kırmıştır.

Bütün bunları söylerken.Bizans'ın Anadolu yakasındaki takımın bizim bu forumda bir senedir tartışmakta olduğumuz konuları teker teker yaşama geçirdiğini gözardı etmemeliyiz. Kredi kartlarını oluşturdular ve gayet güzel bir şekilde pazarlıyorlar, kendi statları gayet güzel oldu, kendi hediyelik eşyalarını hem webden, hem de ulusal bir ağ yoluyla satmaya başlıyorlar. Kısaca küreselleşen dünyaya uyum sağlayarak, gelecek yıllardaki olası hakimiyetlerini garanti altına almaya çalışıyorlar. Bütün bunları yapamayan kulüpler birkaç sene içinde tarihe karışacaklar, önce yapanlarsa büyük bir avantaj sağlayacak. Bütün bunlar üzücü olsa da yapmamız gereken kıskançlık krizi geçirmek değil, nasıl daha iyisini en kısa sürede nasıl yapabiliriz olmalıdır ki benim inancım camiamız bunların daha iyisini yapabilecek üç camiadan biridir. İzmir yaptığı körfezin temizlenmesi, yeşil kuşak, sanayileşme hareketiyle gelecekte sanayi şehri olma özelliğini arttırırken ek olarak turizm şehri olma özelliğini de kazanırsa, bu şehrin en güçlü, en başarılı ve en popüler takımı olan Göztepemizin de hak ettiği yeri almaması için neden yoktur.

Birkaç hafta önce Fransız futboluyla ilgili yazdığımız yazılardan sonra PSG açında olanlar benim için sürpriz oldu. Benim şahsi görüşüm bu olayda her ülkede az çok görülen devlet yönetimi-spor ilişkisinin etkisi büyüktü. Fakat bence esas tartışmamız gereken konu medyanın oradaki olaylara bu kadar önem verirken, ülkemizde yaşanan benzeri olaylara at gözlüğü ile bakmasıdır. Fransa'daki olaylar ulusal gazete ve televizyonlarda bolca yer alırken, daha birkaç hafta önce Siirt ve Diyarbakır'da yaşanan olaylar sümen altı edilmiş, ülkemin takım yazarı olmayıp spor yazarı (!!!) olan güzide kalemleri orada olanları kahramanlık destanları yazarak betimlerken, ülkemizin dört bir yanındaki rezaletler pas geçilmiştir. Bu, anlı şanlı kalemlerin objektiflikleri hakkındaki soru işaretleri doğrulamakla kalmayıp, bu ülkede neden yalnızca 4.500.000-5.000.000 gazete satılıyor sorusuna (anlayana) önemli bir yanıt olmuştur.

Artık Alsancak'taki stadın adı yalnızca Alsancak Stadı, bu bağlamda yönetimimizden ricamız kısa sürede GSİM binasının üstündeki "Altay Alsancak Stadı" ibaresinin kaldırılması ve Açık tribün tarafındaki Altay yazılı siyah-beyaz koltukların sökülmesi için gerekli girişimlere başlamalarıdır. Altaylıların buna tepki vereceklerine eminim ama tepki yersizdir çünkü artık stat onlara ait değildir ayrıca o stad Göztepe'mize ait olsaydı ve biz bırakmış olsaydık diğer takımlar çoktan gerekeni yaparlardı.

Bundan otuz sene önce onlara üç büyük, bize tek büyük denirmiş. Bizim kalbimizde Göztepe'miz her zaman tek büyüktür. O günlere, hatta daha iyilerine neden dönülmesin ki?

Herşey Göztepe'miz için.

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Göztepemiz bol bol gol kaçırdığı söylenen haftada Şekerspor'u 3-1 yenmeyi başardı. Takımımızı kutluyorum.

Bu hafta Diyarbakırspor ile oynuyoruz. Ne olur? Yenebilir miyiz?

Bilmiyorum.

Bu iş zor.

Görünen o ki, Göztepe'nin,

Göztepe'mizin işi zor. Takımımızın normal şartlar altında rakibi rahat rahat yeneceğinden şüphem yok.

Fakat...

Olanları görüyorsunuz. ATV dahil tüm haber bültenlerinde tüm kanallarda büyük bir propaganda yapılıyor. ATV'de 15 dakika Diyarbakırspor'dan bahsediliyor. Diğer kanallar da altta kalmıyor. Sabah ve diğer tüm gazetelerin ana sayfalarında bugün Diyarbakırspor vardı. Sabah'ta tam iki sayfa ve ana sayfa ayrılmıştı.

Diyarbakırspor maçlarında rakip maçı kolay kolay 11 kişi bitiremiyor.

Diyarbakırspor'un rakiplerine kolay kolay penaltı verilmezken, kendisi bu konuda eksiklik hissetmiyor.

Tüm medya, tüm devlet organları takımın çıkması için elbirliği vermiş durumdaymış gibi gözüküyor.

Son dakika golü olmazsa, Diyarbakır'ın kendi sahasındaki ilk maçı yayınlanacak. Olacaklar halkın önünde olacakmış gibi. Tabii elektrikler kesilmezse...

Neler olabilir?

Boyutunu tahmin etmekte zorlandığım miktarda sömürü olacak. Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok.

Korkutulacağız. Belki de geçen sene İzmirspor maçında olduğu gibi silah çekecekler.

Oraya gidecek taraftarlarımız tartaklanacak.

Kafilemiz uyutulmayacak.

Oyuncularımız sürekli ve her şekilde tahrik edilecekler. Ve muhtemelen uyarsak tahrik eden değil, edilen cezalandırılacak.

Abartıyor muyum?

Zannetmiyorum. Bunlar olmuş şeyler.

Konyaspor deplasmanda galip gelerek önemli bir avantaj sağladı. Büyük Altay'sa 9 kişilik rakibi yenemedi. Bu iş 3-4 takım arasında gidecek gibi geliyor. Diyarbakır birincilikten edilebilir mi bilmiyorum. Bunu yaparsak biz yaparız gibi geliyor. Yapabilmek için de oradan puan ya da puanlarla dönmeliyiz.

Peki bunu nasıl yapacağız?

Öncelikle tüm tahriklere karşı sakin olmalıyız.

Kırmızı kart görmemiz için yapılacak provokasyonlara uymamalıyız.

Kendi medyamızın en azından bu maçta lehimize şekilde yararlanmalıyız. Oraya zaten otomatik olarak kamera gönderiyorlar zaten ama kamerayı objektif çalıştırmalılar.

Maça ortamı ılıştıracak bir pankartla başlamak çok mantıklı.

Gol atınca Gaffar Okkan resimli bir t-shirt ile gol sevinci ise çok zekice bir fikir.

Milletvekilerimizden bir ya da birkaçı, valimiz ve Belediye Başkanımız hatta Emniyet Müdürümüz de oraya bize destek olma amacıyla gidebilirse ya da götürülebilirse olası rezaletler bir miktar engellenebilir.

Erman Toroğlu'nun oraya gitmesi sağlanabilirse, hakemin aleyhimizde çalışması bir miktar engellenebilir.

Ve en azından bu hafta en azından Medya Holding grubu yalnızca bu hafta onları motive edecek yayınlardan uzak dursa. Belki seyirci baskısı biraz daha azaltılabilir.

Bugün üç büyük gazete Ege eklerinin ve tüm yerel eklerinin yayınına son verdi.

Bu da gösteriyor ki durum çok da iyi değil.

Fakat yine iç saha maç priminin 1.000.000.000 TL yapılması, en azından Göztepe için şimdilik musluklarda bir kısılma olmadığını gösteriyor.

Başkanımız Hamdi Türkmen bugünkü köşe yazısında yine çok iddialı idi. Umarım yanılmaz ve yanılmayız.

Yalnızca iyi olan kazansın.

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter