Süleyman Yengil

Aslında Rizespor maçını ve getirisini götürüsünü yazacaktım.
Ancak Sevgili Zafer Sak’ın güzel yazısından sonra naçizane bir iki kelam da ben edeyim istedim.
Kaptan’ımızdan bahsedelim biraz;
Geçen sene 11 golü var.
Scout ekibimizin tüm Türkiye ve dünyada izleyip,arayıp bulduğu yabancıların toplamından daha fazla gol atmış
Arasan bulamazsın denilenlerden yani…
Hani şu olmasaydı, bu olmasaydı diyoruz ya, çıkarın o 11 golü, Altay'la birlikte Çamlıdere Şekerspor'la oynuyorduk bu sene...
Yani yıllardır beklediğimiz, aman Bank Asya’ya çıkalım da 3-5 sene daha sabrederiz dediğimiz yerde de olmayabilirdik…
***
Bir önceki seneye bakalım
14 gol…
Olmasaydı İlhan, çıkabilir miydik bir üst lige?
Şüpheli…
Tek başına çıkarmadı elbet ama katkısı inkar edilemez.
***
Teşekkür etmek gerekir değil mi böyle oyuncuya?
Dünyanın neresinde olursa olsun.
Bir önceki sene lige çıkmamızda, geçen sene düşmememizde en büyük katkıyı vermiş kişiye?
Biz de öyle yaptık.
Daha ligin ikinci haftasında küfrettik tüm hizmetleri için…
***
Bir düşünsenize.
Çok başarılı bir öğrencisiniz, ilk iki sene teşekkür takdir almışsınız, ancak üçüncü senenizde henüz ilk sınav; zayıf alıyorsunuz.
Hoca çekiyor sizi karşınıza
Senin diyor ……………………
Ya da çalışma hayatınızı düşünün.
Şirketin tüm yükünü çekiyorsunuz.
Takır takır para kazanıyor, yükseliyor firmanız sayenizde.
Fakat ufak bir dalgınlık, bir hata yapıyorsunuz.
Olur ya kafanız dağınık, hastasınız ya da en basiti gününüzde değilsiniz.
Patron çağırıyor odasına
Senin diyor………….
***
Hoca yapsa şikayet ederim, patron yapsa basarım istifayı diyorsunuz değil mi?
Peki kaptan ne yapsın?
Terk mi etsin gemiyi.
Diyelim küstürdük de gitti.
Adım gibi eminim, seneye ikinci maçta başlayacak konuşmalar,
Ya İlhan iyiydi aslında…
***
Kaptan’ı şahsen tanımam, tanışıklığım yoktur
Ama şuna inanıyorum, son yıllarda gelmiş en değerli, en mütevazi, en Göztepe kaptanı olmaya yakışacak şahıstır.
Biz ne yapıyoruz peki?
Ligin ikinci maçında küfrediyoruz.
Düşünün bir kere,
Her sene 15-20 futbolcunun gönderildiği bir ortamda üç seneden beri en iyi şekilde mücadele etmesi,
Taraftarlarla olan diyaloğu,
Üstelik de takımına katkısı yadsınamazken, yakışıyor mu yaptıklarımız?
***
Bu sene takıma desteği hiç yok, resmen sahada kayıp diyoruz ama;
Biz ne yapıyoruz tribünde,
Bir alt ligde Çamlıdere Şekerspor’a yenilen Altay’a küfür,
Alakası olmayan yerde Ankaragücü’ne küfür
En güzel marşlarımızın doruk noktasına ulaştığı yerde Karşıyaka’ya küfür,
Kaptan’a küfür,
Hocaya küfür,
Hatta birbirimize küfür…
Varsa bir kazancı bunların bize, gelip birisi bana anlatsın.
Göztepe’yi bu küfürler bir üst lige çıkartacak,
Kaptan daha iyi top oynayacak diyen ispatlasın,
Bir sonraki maçta aranızdayım…
Ama şuna inanıyorum;
Gene çıkamazsak bu sene, bunda bizim katkımız da olacak.
Çünkü toplamda en az 3 maç ceza alacağız.
Belki de en kritik maçlarda takımımızı yalnız bırakacağız.
***
Tepkiler elbet olacaktır.
Çünkü Göztepe zor bir camiadır.
Taraftarı olmak ise daha da zordur.
Sabır ister,cefa ister, vefa ister...
Ancak bizlere yakışan tepkiyi verirken bile Göztepe'li gibi vermektir.
İlhan gibi değerleri yitirmek elbet büyük kayıp olacaktır fakat;
En vahimi; tribünün kayıp ilanının verilmemesidir.

 

Yarın gene 'Anne formamı gördün mü' sesi yükselecek bir çok evde.

Bulunamayan atkılar için ortalık delik deşik edilecek.

Sabah gazeteler alınacak.

Maç ile ilgili kadrolar, yorumlar okunacak.

Televizyondan programlar izlenecek, gaza gelinecek.

Ve maç saati geldiğinde pırıl pırıl formalı insanlar koltuklarına kurulacaklar.

Belki kordonda, belki de evlerinde.

Sözde taraftar, özde seyirciler...

Yarın derbilerini böyle yaşayacak İzmir'li futbol sevdalıları!

***

Bizde ise kaçan uykulara bir gün daha eklenecek.

Aramaya zaten gerek yok; bellidir formamızın da atkımızın da yeri.

En güzel hayallerimizi,rüyalarımızı süslesin diye her daim baş ucumuzdadır.

Ne kadar yenisini alsak da, kısa zamanda solar gider renkleri.

Çünkü amatörde de, 1.ligde de,futbolda da hentbolda da,Atatürk'te Alsancak'ta deplasmanda da üzerimizdedir.

Armanın, çeyiz sandığında nevresim kokularında durmasına razı gelmez gönlümüz.

İlla ki kalbimizin üstünde isteriz.

Öyle gazeteler falan da çok yazmaz bizi.

Hatta destek verecekleri en kritik maç öncesi hoşlarına gider ortalığı bulandırmak.

Teknik direktörü aslında kandırmışlar, şu kadar seneliğine anlaşmışlar,

hoca; futbolcusuna ceza vermek istiyor ama yönetim yanaşmıyor diye.

Sanki yazacak zaman kalmamış gibi...

Televizyonları zaten geçtik.

Bizim tek kanalımız GözGöz TV'dir.

Herkes bilir.

Koltuklara kurulmayı da sevmeyiz.

Hoşumuza giden tek şey, omuz omuza yaparken koltukların çıkardığı sestir.

***

Yaşamayan bilemez, orada olmayan hissedemez.

Hani demiş ya sevgili Mustafa Dalyanoğlu ağabeyim;

Yarın ki maça 'Herkes gelmesin,sadece Göztepeliyim diyen 10.000 kişi gelsin,yeter' diye.

Bu maç sadece ve sadece Göztepe'lilerin maçı,alayına isyanı...

Ne sözde basının, ne kendi şehrinin takımından bir haber olanların, ne adına 'yerel' diyen kanalların.

Bu maç; Güzelyalı'nın,Karataş'ın,Susuzdede'nin,Bornova'nın,Buca'nın,Tepecik'in,Çamdibi'nin,Esentepe'nin...

Ve bütün semtlerin...

***

Yarın gene İzmir'in sokaklarında,

Tribünde omuz omuza...

Taş olup çatlasak da,

Bir beste olacak yine dilimizde senin aşkınla...

***

Sularını kesmesek de bu kentin,

Yürürüz formalarla,

Ve sen yüreğimize huzur vermesen de,

İnleyecek yine İzmir, Göztepe diye...

 

Süleyman YENGİL

 

 

 

Anadolu’da idare kandili diye bir tabir vardır.

Bir çeşit gaz lambasıdır.

Etrafa ışık yaymaz, sadece kendi çevresini, gözün görebileceği ölçüde aydınlatır.

Sönüktür,göz kamaştırmaz,dikkat çekmez…

Herkesin işini görecek kadardır, vaziyeti idare eder yani.

Biz maalesef bu ligin idare kandiliyiz.

O hale getirildik.

Sadece günü kurtarma çabası içindekiler bu hale getirdi bizi.

Göz kamaştırmıyoruz, dikkat çekmiyoruz, favori olarak gösterilmiyoruz.

Haftayı idare ediyoruz o kadar.

Bazılarının sadece aman bu haftayı da kurtarayım, bu ay ki taksitimi de alayım şeklinde idare ettiği gibi…

Bu zihniyetle ilk yarının neredeyse sonuna kadar geldik.

***

Bu takımın A planı Süper Lige çıkmak, B Planı ise en kısa sürede çıkmak deniliyordu sene başında.

Geçiniz.

Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz demişler.

Bugün Türkiye’nin 81 ilini gezin, insanlara sorun Göztepe adını.

İki şey söylerler size; birincisi muhteşem mazisi, diğeri de dillere destan taraftarı.

Sezon başında maçları oynayacağı stadyumu Atatürk olarak belirlediğiniz dakika en büyük avantajımızı bize kaybettirdiniz zaten.

Herhalde İstanbul Olimpiyat Stadyumu ile birlikte Türkiye’nin seyirci baskısından en uzak, ambiyansı sıfır olan ve rakip takımların baskı görmeden (daha doğrusu duymadan) maç tamamladığı iki stadyumundan biridir.

Acaba hiç düşündünüz mü; Dün izlediğiniz o dandik Bucaspor takımı kendi sahasında neden başarılı sonuçlar alıyor, kolay kolay yenilmiyor?

Sebebi maçlarını kendi stadyumunda oynaması olabilir mi?

Haydi diyelim böyle bir karar aldınız, amacınızın taraftarı stadyuma çekmek olması gerekmiyor mu?

Hafta başından beri gerek resmi siteye gerekse de sosyal paylaşım sitelerinde size bilet fiyatları konusunda yüzlerce mail atıldı, hepsinden haberiniz var ama gene kulağınızın üstüne yattınız.

Ne diyelim, iyi uykular!

Ama unutmayın, bu inat ve tepkisizlik size çok müşteri(!) kaybettiriyor ve kaybettirecek de…

***

Peki, bizde kabahat yok mu?

Elbette ki var.

Hatta kabahatin en büyüğü; taraftar olarak bizde.

Çünkü her hafta aynı yalanlarla, aynı masallarla uyutuluyoruz.

Eldeki kadronun kısıtlı olmasından dolayı…

Sakat oyuncularımızın çokluğundan dolayı…

İleri uçtaki eksiklikten dolayı…

Allah aşkına bırakın artık şu masalları.

Bülent’le Evren iyileşti işte, hani neredeler?

Ramazan’ın ensesinde sıra numarası arar oldum artık, bu adam takımda demirbaş olarak mı kayıtlı?

Ömer Ateş neden alındı?

Aydın Karabulut’un arkasında duranlar, transfer edildiğinde ortalığı yıkanlar şimdi nerede?

Daha önemlisi Aydın nerelerde?

Bucaspor kadro sıkıntısı yaşadığı için devre arası gideceğim diyen Abdülkadir ve kadro dışı kalan Civar’ı affederek dün attıkları iki golle maç kazanırken bizim kadro dışılar Korhan ve Gürhan nerede?

Kusura bakmayın ama Göztepe’yi ‘Ali ‘ babanın çiftliğine çevirdiniz.

Aydın-Korhan-Gürhan-Bülent-Evren-Ömer Ateş-Samet’i sayarsanız yedi oyuncu yapar.

Tam tamına 7 transfer ve bu oyunculara harcanan paralar…

Ben, başkan olsam hepsinin hesabını tek tek sorarım.

Benim harcadığım paralar nerelerde diye.

O kadar maaş verdiğim futbol direktörü kadroya giremeyen bu oyuncularımı transfer ettirdi?

Haftalarca katlandığım ve arkasında durduğum teknik direktörüm değiştirebilecek sadece bir oyuncu mu bulabiliyor?

Sezon başına UEFA tarafından transfer yasağı getirilen Konyaspor, hala hakkında çeşitli soruşturmalar devam eden ve oyuncu alamayan Giresunspor, maddi imkansızlıklardan dolayı geçen seneki kadrosuyla mücadele eden Sakaryaspor, olağanüstü kongre kararı alan Denizlispor, oyuncularının bir kısmı kaçan ve bir kısmı da devre arasında kaçacak olan Bucaspor bile maçın gidişine göre 3 oyuncusunu birden değiştirebilirken biz bu kadar mı aciz durumdayız?

Kimsenin üç kuruş daha fazla kazanacağım diye bu kadar insana o stadyumda çile çektirmeye, bir yerlere gelmek için başka İzmir'li takımların ardına sığınan takımın taraftarlarına bizi rezil etmeye hakkı yok.

***

Şimdi Amerikan filmlerindeki bir replikle sesleniyorum size başkanım;

Hani kötü muameleye maruz kalan Amerikan vatandaşı der ya; ‘Ben bu ülke için vergi ödüyorum, sen benim ödediğim vergilerle çalışıyorsun,benim vatandaşlık haklarım var’ diye.

Biz bu takım için para harcıyoruz.

Bilet alıyoruz, maça geliyoruz, storelardan alış veriş yapıyoruz.

Müşteri(!) olarak bizlerin de hakları var.

Bizlerin harcamış olduğu paralarla maaş alan insanlar görevini iyi yapmıyorsa, hesabını sorun ve gereğini yapın başkanım.

Ben tribünde bu kadar cefa çekerken, bazı insanların sefasını sürmesini maaşlarını günü gününe almasını istemiyorum.

Madem futbolcular bedelini bir şekilde ödüyor, sorumlu olan herkes ödesin!

Bu zihniyet, bizi idare kandiline çevirdiyse, siz de idare olarak spotlarınızı üzerlerine çevirin.

Belki ortalık aydınlanır da, tünelin ucunu görebiliriz…

 

 

 

Süleyman YENGİL

 

 

Yıllardır bu tribünlerdeyiz.

Gerek Alsancak’ın balkon tribününde gerek Atatürk’ün kale arkasında gerekse de deplasman maçlarında birçok taraftar profili gördük.

Kimisi iç saha maçlarımızda bizimle karşılıklı Göz-Göz çekti,

Kimisi tuvalet fayanslarını söküp balkon tribünden kafamıza attı

Kimisi de sessiz sedasız tribünleri terk etti.

***

Deplasman maçlarında da değişmedi bu.

Kimi maçı bıraktı ağzı açık tribünümüzü izledi,

Kimi daha stada adım atar atmaz küfür yağdırdı.

Kimisi de hoş geldiniz diye karşıladı.

Hepsinin de (ya da pek çoğunun diyelim) ortak özelliği neydi biliyor musunuz?

Onlar için 90 dakikadan ibaretti her şey.

Galip gelirsen çevrene bir iki fiyaka yap, mağlup olursan  evine gidip tuttuğun diğer İstanbul takımının maçına konsantre ol.

Peki, bizden başka tuttuğu takıma böylesine bağlı, böylesine dava haline getirmiş, hayat felsefesi olarak yaşayan başkası var mıdır?

Şahsi görüşüm tez konusu olarak araştırılmalıdır.

***

Hiçbir taraftar bilmiyorum ki seyircisiz maçına binlerce kişi gitsin,

Amatörde dolu tribünlere oynasın,

Takımın beş kuruş parası yokken tribünde torba dolaştırarak futbolcularına prim toplasın.

***

Hiçbir taraftar bilmiyorum ki bir şubesinin kapanmaması için elini taşın altına soksun.

Yönetimine sen yapamıyorsan ben yaparım diyerek takımına sahip çıksın hem de zirveye oynatsın.

Üç kuruş gelir elde etsin diye piksel satmayı akıl etsin,

Kendi imkanlarıyla kombine bilet bastırsın.

***

Hiçbir taraftar bilmiyorum ki yönetimine sen yapamıyorsan ben yaparım diyerek arsa hediye etsin.

Onlarca gönüllü bir araya gelsin, aylarca para toplasın,dişinden tırnağından arttırsın.

Ve üzülerek hiçbir yönetim bilmiyorum ki taraftarın böyle bir jestine karşılık beş senede hala bir tesis yapamamış olsun.

***

Hiçbir taraftar bilmiyorum ki stadyumu yapılsın diye 7.000’den fazla imza toplasın,

Twitter’ı,Facebook’u sallasın,

Türkiye’nin gündemine otursun, sanatçısından,diğer kulüp taraftarlarına kadar herkes helal olsun desin,

Rıza Kocaoğlu’ndan Gani Müjde’sine kadar herkes destek versin.

Ve maalesef hiçbir yönetim bilmiyorum ki bu kadar tantanaya taraftarına bir omuz vermeyi , bir açıklama yapmayı, hakkını aramayı çok görsün…

***

Özel yetkilidir Göztepe taraftarı.

Diğer seyircilerden ve kendini taraftar sananlardan farklı…

Onlar maça gitmeyi yetenek görüp, tvden takım tutmayı taraftarlık sanarken

Stadyum için,tesis için,hentbol şubesi için kendi kendine didinir alayı.

Yönetimden hiç kimse sesini duymasa bile…

A.Ş. olarak bakmaz çünkü olaya, AŞK olarak bakar.

Özel yetkiliyiz hepimiz.

Tesis için biz para toplar, stadyum için biz baskı yapar, hentbol için biz koşturur, Göztepe’nin hakkını biz savunuruz.

Göztepe mevzu bahisse istemeyiz kimseden destek

Çünkü siz görmek istemeseniz bile, özeliz biz.

Ve unutmayın;

Siz destek vermeseniz bile,Göztepe'nin hakkını savunmak mevzu bahisse;

'Biz,bize yeteriz.'

 

 

Süleyman YENGİL

 

 

Göztepe maçının olduğu her Pazar’ın ertesi,haftaya bir tuhaf başlanıyor.

Pazartesi gününün insan psikolojisindeki etkisi ve sendromu yetmezmiş gibi üzerine eklenen kısık bir ses, kaşınan ve acıyan bir boğaz, maç içinde yaşanan yoğun stres ve gel-gitlere bağlı olarak değişen psikoloji ve soğuktan kaskatı kesilip hareket etmeye nazlanan eklemler…

Yerel gazetelere sesleniyorum;

Lütfen maç günleri İzmir’in hava durumunu verirken Atatürk Stadı’nın da hava durumunu ayrıca versinler.

Bilen var bilmeyen var, herhalde 4-5 derecelik bir farklılık oluyordur.

***

Gelelim yeşil çimlerin üzerinde yaşananlara;

7 gün içerisinde 3. Maçına çıkacak olan kadronun aynen Atatürk Stadyumu’nun zemininde ısındığını görünce şaşırdım demek isterdim ancak şaşırmadım.

Çünkü Özcan hocamız bizi artık her tür sürprize alıştırdı.

Takım yorgunmuş, defans oyuncusu hata yapmış, birisi kötü oynamış hiç fark etmiyor. Bakıyorsunuz kadro aynen devam. Ya da bir oyuncu öyle bir maç oynuyor ki; bir hafta boyunca öve öve bitiremiyorsunuz ancak bakıyorsunuz  öteki hafta yedek… (Geçen seneden de hatırlarsınız)

Burada diyebilirsiniz ki kardeşim adam ne yapsın, zaten kadro kısıtlı…

Ben buna katılmıyorum işte.

Sakatlıklar hariç bu takımın yapmış olduğu transferlerden 6 tanesi keyfe keder yoktu dün ilk on birde.

Korhan,Gürhan kadro dışı, Bülent,Evren,Samet ve Ömer Ateş ise yedek.

Sanki kadromuzu biraz da ‘Biz’ kendi kendimize daraltıyoruz gibime geliyor.

Ya da ‘kadro yeterli’ diyen transfer politikası zihniyetini sorgulamak gerekiyor.

***

Türkiye’de maalesef alt yapı sistemi iyi işlemiyor. Hep bir çaresizliğin, üst üste sakatlıkların veya alternatif kadro kurmakta zorlanılan dönemlerde bazı oyuncular çıkıp sivriliyor.

Ancak maalesef bizde bu da olmuyor,olamıyor.

Sosyal paylaşım sitelerinden de bir çoğumuz takip ediyoruz.

U-14,15,16,17 ve A2 takımlarımız başarılı sonuçlar alıyor.

Peki ama bu kadar sakatın ve kadro dışı oyuncunun bulunduğu bir ortamda; Türker yorulunca yerine girip 10-15 dakika maçı idare edebilecek bir forvet, Bradley yorulunca onun görevini üstlenecek bir sol açık,Şamil-Hakan ikilisinden birisi oyundan düşünce alternatifi olabilecek bir ön liberodan hiç biri mi çıkmıyor altyapımızdan?

Eğer öyleyse gerçekten çok yazık…

***

Önceden Bank Asya’yı takip edenler zaten biliyordur. Bu sene dikkat kesilenler ise şimdiye kadar gözlemlemiştir.

Bu ligde başarıyı getiren 1-2 kriter var.

Ya, fark yaratan etkili yabancılarınız olacak (Rize’de Bikoko, Erciyes’te Hanni gibi), ya kendi stadınızda müthiş bir taraftar baskısıyla oynayarak rakiplere sahayı dar edecek, içeride kazandığınız maçlarla zirve mücadelesi vereceksiniz, ya da istikrardan yana şansınızı deneyerek kısıtlı bütçeyle fedakarlık odaklı zirveyi zorlayacaksınız. (Elazığspor gibi)

Üzülerek söylüyorum ancak bizde üçü de yok.

Atatürk Stadı maalesef rakip takım ve hakem üzerinde baskı kurmamızı imkansız hale getiriyor.

İstikrar deseniz hak getire. Her sene 10-15 oyuncu gidiyor, yerine 10-15 tanesi geliyor.

Elimizde de bir Bikoko ya da Emenike olmadığına göre puan durumundaki mevcut yerimize şaşırmamak gerekir.

Burada sormak istiyorum size;

Şimdiye kadar oynadığımız (yenildiğimiz ya da kazandığımız) hangi takım için ‘Vay be takır takır top oynuyorlar, bu sene banko çıkarlar’ dediniz?

Zirve yarışı yapanları gördük ve de görüyoruz;

Rize,Erciyes,Kasımpaşa,Bolu,Elazığ…

Çok yazık değil mi şu vasat takımların arasından bu sene çıkamazsak?

Çıkamazsak sadece ve sadece bu kriterleri gözden kaçırdığımız ya da gözümüzü yumduğumuz için olacak…

Hali hazırda 3.500'lerden 2.500’lere gerileyen taraftar sayımız dün 1.800’lere geriledi. Herkes acaba neden diye sorguluyor.

Arkadaşlar, sorgulaması gereken bizler değiliz,yönetim…

Stadyum hasılatları bu takımın önemli gelir kalemlerinden bir tanesidir. Şayet bir futbol takımının yönetimi (pardon şirket yönetimi) en önemli gelir kalemlerinden bir tanesinde gözle görülür ve sürekli bir düşüş olduğunu  gözlemliyor ve bunun için gerekli önlemleri almıyorsa oradaki vasıflı ya da vasıfsız bütün yöneticilerin ne iş yaptığını sorgulamak gerekir.

Ve öncelikle o yöneticilerin kendisine neden taraftar maça gelmiyor sorusundan önce, ‘BİZ’ neden taraftarı maça çekemiyoruz sorularını sorması gerekir.

Sizce soruyorlar mıdır? Takdirlerinize bırakıyorum.

***

Kısaca maçın analizini yaparsak;

Dün bize 3 puanı getiren konu başlığı : ‘Birkaç iyi adam’dır.

Bir hafta içinde 3. Maçına çıktığı halde; Sahada basmadık yer bırakmayan Şamil ve Hakan, yerini yadırgamadan iyi niyetle en iyisini yapmaya çalışan Bradley,her ne kadar durgun olsa da pas hatası yapsa da her an her şeyi yapabileceğini gösteren ve gemisini kurtaran kaptan İlhan ve herkesin gene mi puan kaybedeceğiz dediği anda sahneye çıkıp müthiş bir penaltı kurtaran Vedat…

Mücadele gücünü kazanmamız ve gelen üç puan sevindirici faktörlerdi.

Ancak, 1-0'dan sonra kontralarda çoğalamamamız ve çabuk bir forvet eksikliği sanırız göze çarpmıştır.

***

Özcan Kızıltan, taraftarın gözünde Göztepe’deki misyonunu çoktan doldurdu. Bu saatten sonra düzelmeyeceği de alınan galibiyetten sonra bile gösterilen tepkilerden belli.Kızıltan faktörü beraberinde tuhaf esintiler de getirdi.

Maça sırf Özcan’ı protesto için geliyorum diyenler de var, Özcan olduğu sürece Göztepe maçına asla gelmeyeceğim diyenler de.

Özcan Kızıltan ise ‘Mantık Evliliği’ni sürdürüyor. Ortada bir 'aşk' yokken bir yastıkta daha ne kadar kocarız bekleyip hep birlikte göreceğiz.

***

Son olarak;

Yapılan yeni besteyi çok beğendim.

Besteleyenlerin ve emeği geçenlerin yüreklerine sağlık.

Dileriz bundan sonra size bırakılan o emanetlerin değerini daha iyi anlarsınız.

 

Süleyman YENGİL

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter